Göz gözü görmez, seslensen nefesin bir adım öteye gitmez… Fakat gel gör ki göğün en görkemlisidir; lâtif ve zarif. Hilâli ayrı güzeldir, dolunayı ayrı güzel. Ve güneşe aynadar olmasındandır bütün ihtişamı.
Evet; yüzünü güneşe döndürdüğü sürece görünür bize ay ve, (inni veccehtü vechiye)¹ der. Sadece dönmesi yetmez ama... Güneşten gelen ışınları geri yansıtması gerekir dünyaya (vel kameri izatelehe)². Ne kadar güneşe döner ve ne kadarını yansıtırsa ışığın, o kadarını görürsün aydan yana. Gümüş rengi ışınları salarken dünyaya, nazlı nazlı dolanır yıldızların arasında.
Güneşten yüzünü çevirip sadece dünyaya bakarsa görünmez olur, önemsizleşir varlığı. Varlığını bilirsin de, gökyüzünde, ilişmez işte göze. Değmesi için göze/gönle aynı anda dönmesi icap eder hem dünyaya hem güneşe. Zaten öyledir ay. Ne dünyayı terk eder, ne güneşten vazgeçer; gönlü ikisine de meyleder.
Dünyadaki zaman onun görünürlüğüne göre ayarlanmıştır. Aybaşı, ay sonu, ayın biri, ikisi, üçü, on dördü… Dönüyor ise ay güneşe, görünüyor ise, yani hâlâ döndürülüyor ise “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz”.³ anla ki vakit devam etmekte. Ve anla ki; zaman akıp gitmekte…
Zulûmatla örtülü dünyanın biricik kandilidir o. Karanlıkta kalmış Yunuslara yol gösterendir. Hakka kafa tutan küfre karşı Hz. Muhammed’in (asm) parmağının ucundaki pırıltılı mu’cizedir. Ezel-i Kelâm’ın yemin ettiği âyettir.
Ah insan! Farklı mı sanırsın kendini aydan!
Dön ki yüzünü Nur’un Sahibi’ne, görünesin Güzel’e. Ki O yüzünün de sahibidir, nur diye bildiğin güneşin de, dönmenin de, görünmenin de, ‘insan’ diye bildiğin, ‘kendim’ diyebildiğin senin de.
Dipnotlar:
1- ‘Şüphesiz ben yüzümü Allah’a döndürdüm.’ En’am Sûresi, 79. 2-‘Ve ay, [güneşe] tabi olduğunda.’ Şems Sûresi, 2. 3- ‘Şüphesiz hepiniz Allah’a döndürülmektesiniz.’