Okullar ilme, irfana açılsın,

Yollar ulu divana açılsın,

Kalp, sır, ruhlarla beraber,

Gönüller Sultanına açılsın.

Türkiye, yeni bir eğitim yılına girerken sancılı başlayan bu süreç, ne öğrenciyi ne de anne babayı memnun etmiyor. Devamlı değişen eğitim sistemi, dağlar gibi üst üste yıkılan problemler, iki arada bir derede kalan çocuklar. Bakan değiştirmekle de  olmuyor. Bakanın bakış açısı,      işleri önemli, ama o da tek adam yönetiminde fonksiyonel olarak yeterli. Sistemde öyle, sistemi akl-ı selimler realize eden her türlü zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır. Eğitimin üzerinden siyasetin baskısı kalktığında, her türlü karmaşayı ortadan kaldıracak, düzene kavuşacaktır. Fikirlerin çeşitliliği, huzur ve sükûn ortamı sağlayacaktır. İlim ve irfandan beslenenler, hakikî kardeşlik şuuruna ulaşacaktır. Türkiye, anadilde eğitim dahil çağdaş bir düzenleme sağlamalı. Bu kardeş kavgasını bitirecektir. 

AB sürecini kolaylaştıran, hızlandıran en önemli dinamik eğitimdir. Eğitime insan hakları ayarı, manevî değerlerimizin yeni bir eğitim dönemi başlatmamız, birçok meselemizin temel dinamosu olacaktır.

Eğitimin kalitesini belirleyen en önemli faktör, eğitimin temel karakterini gösteren esas eğitimin hür ve eşit zemine demokratik ve insanî değerleri öncelemesi. Herkes hürriyetini bu sahada yaşamalıdır. Hürriyetin olmadığı yerde insan haklarından söz edilemez. 

Kemalizm, Türkiye’nin yüz yılını heba etmiştir. Bizim insanımıza vereceği bir değer de yoktur. Dünya demokrasiye, hürriyete, açık fikirliliğe, geleceğe hazırlanırken, Türkiye karanlıkta kalamaz. İlme, ümrana, irfana köprüler kurmalıyız. Bunun zemini okullardır. Müfredat, tek adam, tek düşünce sisteminden ayıklanmalı. Bütün renklere, ırklara, farklara ortam hazırlanmalıdır. Bu durum Türkiye’yi dünya ile barıştırır.