"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kendini tanıma sanatı

Hanefi Örnek
26 Nisan 2018, Perşembe 00:38

“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, 

Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır”

Önümüzde emsalsiz bir hakikatler hazinesi, Nurlar definesi olan bir Külliyat var. Bunu okuyup, dem ve damarlarına nakşederek, hayatını onun Nurlu potasında eriterek, davranışlarımızla insanlığa tebliğ etmeliyiz. İnsanların su, hava, gıda gibi mübrem ihtiyacı olan bu durum gayretli, azimli, sebatlı, vefakâr, cefakâr, aziz, sıddık, cevval, aksiyoner kahramanlar istiyor. Lâhikaların başında “Aziz, sıddık, gay- retli...” diye başlayan ifadeler bu yüce dâvâya gönül vermiş çağdaş sahabelerin vasıflarıdır. Gençliğimize uzanacak şefkat ve merhamet eli, muhabbet fedailerinin azamî ihlâs, azamî sadâkat ve azamî fedakârlık ile mümkün olacaktır. Hz. Üstad’ın, “Terbiye bugün anne babadan alınıp, muallimlere verilmiş” ifadeleri Nur eğitimcilerine hedef olmuştur. Bu eğitim faaliyetlerinin sağlam esasları önemli kriterleri her zaman ve mekânda geçerli metodları ve esasları olmalıdır. Sosyolojik, psikolojik ve pedagojik formasyona uygun bu teknikler bilinmeli ve bilim dünyasına kazandırılmalıdır. 

Kur’ân’da Rabbimizin kullandığı metodlar, sünnette Efendimiz’in (asm) uyguladığı ve bilfiil model olduğu “Üsve-i hasene” terbiye sisteminde hususlar, Risale-i Nur’ da ontolojik olarak yazılmış, yaşanmış örnek bir model olarak önümüzdedir. Önce insan eğitimi esas alınır. İmanın yaratılış hakikatinde insanın hayatında ifade ettiği değerini ortaya koyar. İman dinamiği, terbiyenin dayandığı temelleri tahkim ederek, alt yapıyı inşa ediyor. “İman insanı, insan eder, belki insanı sultan eder” Risale-i Nur’daki bu veciz ifadeyle anlaşılıyor ki, iman insanın mahiyetini ortaya çıkarıyor. 

Sağlam bir kişilik oluşturmak için önce kendini tanıması gerekir. Bunun için okumak lâzım. Önce kendini okumalı. “Benim Rabb-i Rahîmim dünyayı bana bir hane yaptı. Ay ve güneşi o haneme bir lâmba; ve baharı, bir deste gül; ve yazı, bir sofra-i nimet; ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı. Ve nebâtâtı o hanemin ziynetli levazımatı yapmıştır.”1 diyerek bu gözle bakılabilir. Zira kâinat içindeki her şeyiyle insana hizmet ediyor. Allah’a asar çerçevesinde bir irtibat, O’nu ef’al noktasına taşır. Ef’al’i okuyan esmayı idrak eder. Esmayı anlayan sıfat dairesine yükselir. 

Sıfat dairesinde aşina olan şuunat mertebesinde ilmi İlâhinin tecellilerine mazhar olup, mari- fetullah tedrisinde önemli bir noktaya gelir. Taklidi olan imanını, tahkike çevirir. Risale-i Nur, tarikatın uzun sürecek velâyete vasıl olan yolu çok kısaltmış, tarikat berzahını aradan kaldırmıştır. Bu nebevi terbiye ve tasfiyenin asrımızdaki tecellisidir. Bunun kudsî kaynakları ümmetin temel değerleridir. Risale-i Nur’ un en büyük kudsî kaynağı Kur’ân ve sünnettir. 

Asr-ı Saadetten günümüze kadar uygulanan faydalı, verimli, ilmî, dinî bütün esasların dayandığı hakikatleri anlatmış, hiçbir esası görmezden gelmemiştir. İhsan-ı İlâhî olarak gönderilen bu muhteşem Nurlar’ı herkes okuyup, yaşayıp istifade edebilir. 

Dipnotlar:

1) Yirmi Üçüncü Söz, İkinci Mebhas.

Okunma Sayısı: 2794
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı