"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB’ye girmek neden önemli?

Hasan ABDULLAH
01 Haziran 2016, Çarşamba
Avrupa Birliği’ne girmek ülkemiz için çok önemlidir” şeklinde bir önermeyle yazımıza başladığımızda, “Avrupa, bizden çok mu iyi?

Ne güzel kendi yağımızla kavrulup gidiyoruz, Avrupa Birliğine girmek neden çok önemli olsun ki?” şeklinde karşı önermelerin gelmesi beklenebilir. Hatta bu düşünce biraz daha ileri taşınıp; “Dünyada demokrasi ve zenginliği, AB gibi bir birliğe girerek elde eden ülke var mı ki kardeşim, biz bu birliğe girince demokrasi ve ekonomik zenginliğe kavuşalım. Nerede o bolluk görüşü” de ileri sürülebilir.

AB’ye girebilir miyiz, girebilirsek bu, o zamana kadar kıyamet kopmazsa, 3000 yılından önce mi olur, sonra mı olur, tartışmalarına hiç girmeden konuya aşağıdaki gibi ikiye bölüp açıklık getirmeye çalışalım.

Demokrasi ve iktisadî zenginlik, başka bir ülkeden ithal edilebilir mi edilemez mi? Edilir, hem de bal gibi ithal de edilir, ihraç da edilir. İdeolojik ve ekonomik sistemlerin ithal ve ihraç edilebilme özellikleri vardır.

Meselâ; demokrasi ve seçime dayalı parlamenter sistem. Dünyada demokratik sistemlerle yönetilen her ülke, bu demokratik sistemleri tek tek kendileri icat mı etmişlerdir, yoksa başka ülkelerden beğenmiş ya da mecburî olarak ithal mi etmişlerdir?

Bilindiği üzere; Avrupa’da demokratik hayata geçişin temelleri, 1789 Fransız İhtilâli’ne dayanır. İhtilâlle birlikte, krallıkların yıkılıp cumhuriyet sistemlerine geçiş çok uzun sürede olmuş, onbinlerce insan, bu hengâmda katledilmiştir. Meselâ, yalnızca 1793-1794 yılları arasındaki Jakoben Devrimciler döneminde, Kral 16. Lui ve Kraliçe Marie Antoniette ile birlikte, 40.000 kişi giyotinle idam edilmiştir.

Fransa’ya demokratik sistem onbinlerce kişinin idamı ve katliyle, zaman içinde yerleşebilmişken, bu demokratik sistemi ithal eden birçok ülkede neredeyse, hiç kan dökülmemiştir. Ülkemize de demokratik sistem Osmanlı’dan miras kalmamış, Batı’dan ithal edilmiştir. 

Ruslar, SSCB ile komünist rejime geçtikten sonra, tarihte adları demirperde ülkeleri olarak adlandırılan birçok ülkeye komünizmi ihraç etmişlerdir. 

Demokrasi ile beraber gelişen liberal ve kapitalist ekonomik sistem, komünist sistemle gelişen komünist ekonomi (devlet kapitalizmi), yani devletin bütün üretim ve mülkiyet haklarına sahip olması gibi ekonomik rejimler, birçok ülkeye ithal ve ihraç edilmiştir.

Demek ki, rejimler ve ekonomik sistemler ve hatta üretim kaynakları, ithal ve ihraç edilebilirler, yer değiştirebilirler.

Peki, biz Avrupa Birliği’ne girersek, demokrasiyi ve ekonomik zenginlikleri onlardan ithal edebilir miyiz? Hiç AB’ye giremesek bile, AB’ye girme arzusu ve bu yöndeki uyum çalışmaları, ülkeyi bir nebze de olsa, demokrasi ve iktisadî zenginlik rotasına yerleştirebilir mi?

Bir sonraki yazımızda bu konuyu incelemeye çalışalım.

Okunma Sayısı: 15884
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı