"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Erdoğan, Rusya’dan özür diledi

Hasan ABDULLAH
29 Haziran 2016, Çarşamba
Rus uçağının düşürülmesinden sonra, Rusya’dan özür dileme girişimleri en üst seviyede devam ediyor.

Reuters Haber Ajansı’nın Kremlin’e dayandırarak verdiği haberde, “Erdoğan, Rusya-Türkiye ilişkilerinin tekrar eski haline gelmesi için mümkün olan her şeyi yapacağını söylediği” bildiriliyor. Kremlin’in açıklamasına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Bölgedeki kriz ile ilgili olarak ve terörle mücadele alanında, Suriye’de taş üstünde taş, baş üstünde baş koymayan Rusya ile beraber hareket etmeye hazır olduğu” ifade ediliyor. Reuters’in açıklamasına göre, Erdoğan mektupta “Rus jetini kasten düşürmeyi asla arzulamadık. Hayatını kaybeden pilo-tun ailesinin acısını kalpten paylaşıyoruz. Rus pi-lotu öldürmekle suçlanan kişi hakkında soruşturma yürütülüyor” dedi. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, gazetecilere yaptığı açıklamada, olayda ölen pilotun ailesine başsağlığı mesajı verdiğini ve “af dilediğini” kaydetti. Kremlin’in eline geçen Rusça mektupta ‘Af dilerim’ anlamına gelen ‘İzvinitye’ ifadesinin yer aldığı bildiriliyor.

Aslında bu tarz, ülkeye son dönem hakim olan dış politikanın en belirgin örneği. Ya deli gibi nefret edip düşman olunuyor, ya çılgın gibi sevip dost olunuyor. Bütün ilişkilere bakış, ifrat veya tefritle dost veya düşman penceresinden. Vasat hiç yok. Yani bu durumda gelinen nokta şudur: Durup dururken Rus uçağını düşürdük. Durup dururken Rusya ile ilişkileri bozduk. Durup dururken tarım ve turizmde milyarlarca dolar zarara uğradık. Başından beri, Rus uçağı gereksiz yere düşürüldü, diyen herkesi millî menfaat ve duygu yoksunu diye acımasızca eleştirenlerin, çok kısa sürede aynı noktaya gelmeleri, aslında ülkeyi yönetenlerin de ne yaptıklarını bilmedikleri, ülkeyi günlük ve anlık duygularla yönettiği gerçeğini de ortaya koyuyor. 

Kanaatimce Uluslararası İlişkiler bilim dalında okutulan Türk Dış Politikası ders kitapları, Rusya ve İsrail ile ilgili yaşanan son gelişmelere göre yeniden yazılmalı. 

*

İngiltere, referandum kararından çok çabuk pişman oldu ve yaşanan son gelişmeler, İngiltere’de referandumun yenileneceği yönünde. AB’nin kaprisli çocuğu İngiltere, yine büyük bir kapris yaparak rest çekti ve bu restinin AB tarafından görülmesi üzerine büyük bir geri adım atmaya hazırlanıyor. İngiltere’nin AB referandumu, aslında demokrasilerde referandum silâhına başvurulmasının riskini de ortaya koymuştur. Bugün İngiltere’de referandum olsa Brexitçilerin büyük bir farkla kaybetmesine kesin gözle bakılıyor. Dolayısıyla devletlerin geleceklerini etkileyecek önemli kararları, halkların anlık değişen duygu ve düşüncelerine göre değil, uzun süreli devlet politikalarıyla belirlenmesinin doğruluğu da ortaya çıkıyor. 

*

Millî Takımımızın Avrupa Şampiyonasında ilk turda elenmesi, grubundaki ilk iki takımın da bir tur sonra elenmesi, aslında Millî Takımımızın zayıf bir grupta mücadele edip ikinci tura geçemediğinin bir ispatı oldu. Oynanan kötü futbol da hayal kırıklığı meydana getirdi. Bu gibi spor yorumlarından da öte, bazı futbolcuların aldığı ve almadığı primler, işin spor boyutunu da aştı. Kadrodaki sekiz oyuncuya 400 bin Euro üzerinde para ödenmesi ve diğer oyunculara kademeli olarak daha düşük seviyelerde yüz binlerce Euro ödenmesi, Milli Takımın sportif yönünden çok finans yönünü ortaya çıkardı. Avrupa şampiyonasına katılma hakkı elde edip, turnuvada bir galibiyet, iki mağlûbiyet alıp ilk turda elenen futbolculara, bir servet bahşedilmesi, kamuoyunda infiale sebep oldu. Şöyle ki; ülkenin genel ücreti olan asgarî ücretle yani aylık 400 euroya çalışan bir vatandaşımız, ilk turda elenen futbolcularımızın kazandığı primi kazanabilmeleri için 80 sene yani yaklaşık 1000 ay çalışmaları gerekiyor. Annelerinin bu futbolcuları Kadir Gecesi’nde doğurup doğurmadığını bilemeyiz, ama federasyon, bu futbolculara Kadir Gecesi’nde doğmuş muamelesi yaptığı muhakkak! Basına düşen bir başka bilgi, finansmanının Türkiye vatandaşlarından alınan vergiyle karşılandığı TRT kanalında, Stadyum programını sunan TRT spor spikerine aylık 278 bin TL gibi fahiş bir ücretin ödendiği yönünde. Sanki bu programın spikerine özel TV’ler ayda 250 bin TL önermişti de, TRT, 278 bin TL ödeyip, bu spikeri özel sektörün elinden kapmış. 

Bütün bu futbolcu primleri, diğer devlet görevlilerine hiç de gereği yokken ödenen fahiş maaşlar, “tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmem” açıklamalarının kocaman bir safsata olduğunu da ortaya koyuyor. 

Okunma Sayısı: 1824
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı