Ehl-i dünya ve siyaset tarafından eziyet, sıkıntı ve tazyiklere maruz kalan Bedi- üzzaman Said Nursî Hazretleri, “Kanun namına kanunsuzluk edenleri cinayetle ittiham ediyorum.” diyerek kanun namına yapılan kanunsuzluklara şiddetle karşı çıkmıştır.
“Hey efendiler, herbir hâdiseyi bahane tutup bana sıkıntı vermeye sebep nedir acaba? Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza vermek; veya İstanbul’da bir esnafın cinayetiyle Bağdat’ta bir dükkâncıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm etmek nev’inden, her hâdise-i dünyeviyede bana sıkıntı vermek hangi usûlledir, hangi vicdan hükmeder, hangi maslahat iktiza eder?” (Tarihçe-i Hayat) Hakikatini ifade eden Bediüzzaman, bazı hadiselerin bahane olarak tutularak, o bahaneler üzerinden yapılan yan- lışlıklara değinmektedir. Şarkta bir nefer hata etse, garpta bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza vermek, İstanbul’da bir esnafın cina yetiyle Bağdat’ta bir dükkâncıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm etmek ne ise bahane olarak tutulan hadiselerle alâkasız insanlara sıkıntı vermekte aynı şeydir. Çokça maruz kalınan bu tarz vaziyetler hiçbir usûlde bulunmamakta, hiçbir vicdan kabul et- memekte ve hiçbir maslahat bu hâli iktiza etmemektedir.
Sükûnete muhtaç olan bu vatanda, ecnebi planlarıyla anarşilik hesabına menfi hadiseler türetmekte olanlara dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri, menfi hadi- seleri önlemeye her türlü yangını söndürmeye teşebbüs etmiştir. Çünkü menfi hadiseler masumlara zarar verdiği gibi bahane olarak tutularak yine masumların zararına neticeler doğurmaktadır.