13 Temmuz 2022, Çarşamba
Risale-i Nur hizmeti sadece bir istihdamın neticesidir. Bir nimettir, bir nasiptir, bir ihsandır, bir görevlendirmedir. Kendi çalışmamızın sonucunda kazanılan bir başarı değildir.
Çok çalışan değil ihlaslı olan hizmet edebilir. Ortaya çıkan bir hizmet birçok sebebin birleşmesi ile oluştuğundan bizim şahsi zekâ ve becerimize ait olamaz. Meydana gelen hizmetin sahibi önce irade-i ilahiyedir. O dilemiş ve o işe bizi vesile kılmıştır. Bu hizmetleri ben yapıyorum gibi ifadeler mesuliyetli söylemlerdir. “Bu işi ben sa’yimle, kudretimle kazandım diyen huddâm (hizmette bulunanlar) o gün görecekler ki, o mukaddes hizmet, zahiren ehliyetsiz görünün, hakikaten çok değerli diğerlerine devredilmiş olur kanaatindeyim. Bu sebeple oradaki kardeşlerimizden Risale-i Nur’la çok alâkadar olmalarını rica etmekteyim.” (Barla Lahikası- Hulusi) Bir ömrünü hizmet-i imaniyenin içeresinde geçiren bir talebe eğer bu hususa dikkat etmezse ahiret terazisinde Allah korusun eli boş kalabilir. Hizmetleri şahsından göstermek sebebiyle ihlas kaybedildiğinden amelleri boşa gidebilir. Bütün kazanılan ibadet sevapları zayi edilmiş olur. Hizmet içerisinde sadece vazifesini ihlasla yapmakla meşgul olup ismi hiç öne çıkmamış bir talebe ise o büyük günde hakiki kazancın sahibi olur. Bu mukaddes hizmet zahiren ehliyetsiz görünen fakat hakikatte gerçek hizmetle meşgul talebelerin omuzlarında yükselmektedir. Fakat onlar hiçbir şekilde şahıslarını görünür hale getirmezler. Şahısları hizmet olmuş, hizmetle bütünleşmiştir. Hulusi ağabeyin söylediği gibi bütün şahsi meseleleri bırakıp Risale-i Nur ile çok alakadar olmak gerektir. Risale-i Nur harici meselelerin dışında boğulup gitmek hizmetimizi aksatmaktadır.
Okunma Sayısı: 1751
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.