Divan-ı Harb-i Örfi’de “Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı; hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli.” hakikatini ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, talimatlı ve emir altı gazetecilik yerine kalb-i umumî-i müşterek-i milleti aynen yansıtan tarafsız gazeteciliği tavsiye etmektedir.
Matbuat âlemdeki tarafgirliğin son noktaya ulaştığı dönemlerde, gazetelerin adalete uygun ölçüde hak ve hukukları savunmaya gayret etmesi vazifesidir.
“Ben işittim ki, askerler bazı cemiyetlere intisap ediyorlar. Yeniçerilerin hadise-i müthişesi hatırıma geldi. Gayet telâş ettim. Bir gazetede yazdım ki…” diyen Bediüzzaman Said Nursî gazeteleri, milleti uyandırmak ve bilgilendirmek için bir vasıta yapmıştır. Gazetelerdeki nutuk ve hitaplarıyla millete büyük hizmet eden Bediüzzaman, gazetelerin toplumun yararına nasıl vasıta edilebileceğini göstermiştir. Millet aleyhine hareketleri bizzat millete haber vermiştir. “Merhum Sultan-ı sâbıka ceride lisanıyla söyledim ki: ”Münhasif Yıldızı darülfünun et, tâ Süreyya kadar âli olsun. Ve oraya seyyahlar, zebânîler yerine ehl-i hakikat melâike-i rahmeti yerleştir, tâ cennet gibi olsun.” hakikatini ifade eden Bediüzzaman Hazretleri, devlet idaresindeki Sultan Abdülhamid’e tavsiyelerde bulunmuştur. Gazeteler ve gazeteciler millet adına devlet idarecilerine korkusuzca tavsiyelerde bulunabilmelidirler.
Matbuat âleminin toparlanması için, Bediüzzaman’ın gazetelere ve gazetecilere tavsiyeleri dikkate alınarak bir çalışma başlatılmalıdır.