Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Lemeât isimli eserinde hakka hizmete talip olarak hak ve hakikat yolunda hizmet etmeye çalışanlara seslenerek çok önemli bir düsturu hatırlatmaktadır.
Şimdi bu düsturu paylaşarak anlamaya çalışalım. “Ey talib-i hakikat! Madem hakta ittifak, ehakta ihtilâftır. Bazan hak, ehaktan ehaktır. Hem de olur hasen ahsenden ahsen.” Sırrınca hakkı bulduktan sonra ehak(en doğru, daha doğru)için ve hasen olanda ittifak sağladıktan sonra ahsen(en güzel) için ihtilaf çıkarmanın yanlışlığına değinilmektedir. Yani hizmet-i imaniye içerisinde vazifeli olanlar, şahs-ı manevince hak ve hasen olduğuna mutabık kalınan meseleleri sırf ehak ve ahsen olana ulaşmak için sorun haline getirmemelidirler. Böyle bir vaziyet ittifakı zayıflaştıracağı gibi hizmet-i imaniyenin yapılmasına da engel teşkil edecektir. Bu demek değildir ki en hak olan en güzel olan istenmesin. Burada kastedilen bu istek nedeniyle ihtilaf çıkartmamaktır. Yani bir manada vasat olanda birleşmek, bir orta yol bulmak, ittifakı en çok sağlayan düşüncede karar kılmak gerektir. İşte bu hakikat şahs-ı manevinin ittifakı için elzemdir. Yoksa hizmet-i imaniyede çalışanların içine bu yolla ihtilaf atmak ve yabanilik vermek gibi girişimler hep olacaktır.
Zararlı muhalefet ve rekabetten şahs-ı manevimizi korumakla birlikte, hakiki muhabbet ve ittifaka ulaşmak için bu kıymetli hakikati anlamak ve uygulamak gerektir.