İnsanların sahip olduğu hasletlerin yerleri değişirse yani o haslet başka bir vaziyet içerisinde gösterilirse mahiyetinin de ona göre değişeceği Lemaat eserinde ders verilmektedir.
“Bir haslet; yer ayrı, sima bir. Kâh dev, kâh melek, kâh salih, kâh talih (şerli).” Hakikatinde ifade edildiği gibi kişi aynı şahıs iken bulunduğu vaziyete göre davranışları farklılaşmaktadır. Bu sebeple doğru vaziyete göre doğru davranışın sergilenmesi gerekmektedir. Bir haslete kıymet veren husus o hasletin doğru yer ve zamanda gösterilmesidir. Aksi takdirde maddî ve manevî olumsuzluklar ortaya çıkacaktır.“Bir ulülemir, makamında olursa ciddiyeti, vakardır, mahviyeti zillettir. Hanesinde bulunsa, mahviyeti tevazu, ciddiyeti kibirdir.” Sırrıyla bir idareci makamında göstereceği hasleti hanesinde gösteremez.“ Semere-i sa’yine, kısmetine rıza ise, memduh bir kanaattir, meyl-i sa’ye kuvvettir. Mevcut mala iktifa, mergup kanaat değil, belki dûnhimmetliktir.” Hakikatinde ifade edildiği gibi kanaat hasleti himmetsizlikle iktibas edilemez.
Nur Talebelerinin hayat-ı içtimaiyede ki işlerine göre gösterdikleri hasletler şahs-ı manevî havuzunun içinde ittihad ve ittifak ettiğinden, hizmet-i imaniyemizin zararına inşallah istimal edilmeyecektir. Şahs-ı manevî pusulası hangi hasletin hangi makamda nasıl gösterileceğini doğru olarak belirlediğinden, şahs-ı manevimizin zararına olacak haller ortaya çıkmayacaktır.
Meselâ, Tarihçe-i Hayatta ifade edildiği gibi; “Bir kimse allâme dahi olsa, Risale-i Nur’un ve müellifinin talebesidir, Risale-i Nur’u okumak zaruret ve ihtiyacındadır.” Yani bir şahıs âlimliğine ait hasletleri Risale-i Nur ve şahs-ı manevisinin zararına istimal edemez, ancak o hasletlerle Risale-i Nur ve şahs-ı manevisine kuvvet verir ve ona hizmet eder.