Şeyh Sâdi-i Şirâzî’nin Bostan ve Gülistan isimli eserinden Bediüzzaman Hazretleri bazı hikâyeleri ve sözleri alıntı yaparak Risale-i Nur Külliyatı’nda yer vermiştir.
Bu sebeple söz konusu eserden hakikatli dersleri barındıran bazı alıntıları yapmayı uygun görüyoruz. İdarecinin raiyetine karşı sabırlı, adaletli ve hoşgörülü davranması ile birlikte ahireti de hep hatırda tutması gerektiğini ifade eden bir hikâyeyi paylaşalım istiyoruz.
“İşittim ki, daracık bir yerde, Hazreti Ömer kazara bir fakirin ayağına basmış. Fakirin ayağı acımış, ayağına basan zatın Hazreti Ömer olduğunun farkına varmamış. Böyledir, canı yanan kimse, dostu düşmandan fark edemez. Fakir kızmış, Hazreti Ömer’e: “Kör müsün?” diye haykırmış. Bu hakarete karşı âdil reis Ömer: “Kör değilim, fakat kaza oldu, bilmeyerek basmışım, kusurumu affet” demiş. Bunlar ne kadar insaflı din ulusudurlar ki, halka karşı böyle gönülsüzlük, kibirsizlik, samimiyet ile hareket etmişlerdir. Hakikaten akıllı, seçme insanlar mütevazı olurlar, meyvesi çok olan dal başını yere doğru eğer. Hayatında tevazu gösterenlerin başları yarın kıyamet gününde çok yükselir; burada kafa tutanlar ise yarın utançlarından başlarını yere eğerler.
Arkadaş! Eğer sen hesap gününden korkuyorsan, senden korkan insanların hatırından geç. Ey aşağılık insan! Elin altındakilere sitem etme. Unutma ki el üstünde el vardır.” (Bostan ve Gülistan, Tercüme: Kilisli Rıfat Bilge)
“Milletin efendisi, onlara hizmet edendir.” Hakikatiyle, memuriyet bir hizmetkârlıktır; bir hâkimiyet ve benlik için tahakküm âleti değil...” (Emirdağ Lâhikası) Sırrınca, hizmetkâr olduğunu bilenler adaletli davranmayı da bileceklerdir. Her kim olursa olsun hesap gününden korkuyorsa kendisinden korkulmayacaktır.