Eski Said Dönemi Eserleri içerisinde yer alan Makalat’ta “demokrasi” hakkında önemli dersler yer alıyor.
“Meşrûtiyet, seyf-i elmas-ı şeriatı elde tutmak zaruridir…” (s. 32) hakikatini ifade eden Bediüzzaman, istibdadın ortaya çıkardığı su-i istimallerin ekser yollarını kesecek “demokrasi” gibi İslâmın elmas bir kılıcına sahip olmak ve sahip olduktan sonra da o elmas kılıca sahip çıkmaya devam etmenin bizim için bir zaruriyet olduğunu nazara veriyor. Bu zaruriyeti unutarak, elde tutmak gereken demokrasiyi terk edip, hatta o demokrasiyi elden çıkarmaya çalışmak Risale-i Nur’un derslerine uygun düşmüyor.
“Eğer şeriat tecessüm (cisimleşme) ve temessül etse idi, istibdadı şeytan gibi tel’in (lânet okuma) edecekti. Şeriatı bertaraf bırakmayınız; ta istibdat pis eliyle vücudunu lekedar etmesin.” (s. 33) hakikatinden anlaşıldığı üzere demokrasi tam manasıyla tatbik edilebilse, Şeriatın içtimaî hayatımıza bakan adalet, hukuk, intizam, ittihad gibi birçok hakikati demokrasi vasıtasıyla insanların hayatlarında tecessüm ve temessül edebilecektir.
Demokrasiye taraftar olarak onu bertaraf bırakmamak bir nevî Şeriatın içtimaî hayatımıza bakan emirlerini bertaraf bırakmamaktır. Şeriatın içtimaî emirlerinin yaşanmasını istemeyen istibdat ve istibdat çeşitlerine karşı demokrasiyi iltizam etmek önemli bir görevdir. Hürriyet-i hak, adalet, müsavat-ı hukuk gibi İslâmî hakikatler “demokrasi” vasıtasıyla tatbik edilecektir.
“Zira şeriat, mehasin-i medeniyete (medeniyetin güzelliklerine) emirle beraber, medeniyeti inkıraza (sönme, yok olmaya) sevk eden ve ihtiyarlatmakta olan sefahat ve israfat ve maişetteki müthiş müsavatsızlıktan nehyediyor” (s. 33) hakikatince, mehasin-i medeniyet olan “demokrasiyi” elbette şeriat emretmektedir. Medeniyeti inkıraza sevk eden “sefahat, israfat ve maişetteki müsavatsızlıklara” insan hakları gibi önemli düsturları bünyesinde barındıran demokrasi de karşıdır.
Birçok hazine-i cevahiri bünyesinde barındıran Makalât’ı okumaya ve anlamaya çalışmak gerektir.