Münazarat’ta yer alan bir haşiyede “Dur, geçme, anla. Yani iyilikleri reislere, fenalıkları zamana verip şetimle şekvâ ederler” tesbitini yapan Bediüzzaman, mösyö gevezeler ve benzerlerinin halini özetlemektedir. İyilikleri baştakilere verip fenalıkları zamana istinat ederek halka yıkmaya çalışmak ‘mösyö gevezeler’in en belirgin özelliğidir.
İstibdat pençesinin tesirinden gelen vaveylaları görmezden gelmek, millete fedakârlık iddia ederek sahtekâr bir hamiyet-furuşluk yapmak, umumun menfaati için çalışmak yerine şahısların menfaati için çabalamak, fikirler üzerinde adeta cebir uygulayarak o fikirlere etki etmeye çalışmak, milletin ittihadı için sarf edilecek kuvvetleri ihtilaf zemininde mahvetmek gibi haller mösyö gevezeleri tanıtır.
Münazarat’ta; “Senin vazifeni kaldıramıyoruz. Vücudunu bildik, mahiyetini sen şerh et” suali Bediüzzaman’a sorulmaktadır. Yani Bediüzzaman, vücudu bilinen fakat mahiyeti tam anlaşılamayan meseleleri açığa çıkartmaktadır. Varlığı hissedilen fakat ne olduğu tam idrak edilemeyen hususları açıklığa kavuşturmaktadır. Mesela, üç yazıdır izah edilmeye çalışılan mösyö gevezeler kavramı, herkesçe varlıkları hissedilen ancak ne yapmak istedikleri tam anlaşılamayan ve mahiyetleri tam bilinemeyen komitelerin ayan beyan ortaya konmasıdır. Risale-i Nur mahiyetleri açıklayan bir eser olduğundan herkesçe vazifesi kabullenilememekte, vazifesini kaldıramayanlar bulunmaktadır.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle; ”Hîn-i meşrutiyette(demokrasi zamanında) tövbenin kapısı açıktır ve tövbe edenler çoktur.” Biz de bu hakikate dayanarak fırsattan istifadeyle mösyö gevezeler ve benzerlerini tövbeye davet ediyoruz.