Devlet kuvvetiyle dahi başarılamayacak bir muvaffakiyeti mehdiyet sırrıyla Cenâb-ı Hak, Risale-i Nur Talebelerine ihsan etmiş olduğundan, çok ehemmiyetli bir hizmeti de omuzlarına yüklemiştir.
Fakat son zamanlarda siyaset perdesi altında sinsi bir hareket maalesef Nur Talebelerini tefrikaya atarak mevcut münafıkâne cereyanlara alet etmek istemektedir. Bu, Kur’ân hadimlerini asıl vazifelerinden saptırarak malayani şeylerle meşgul etmek istemektedir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin eserlerinde belirttiği bir Hadis-i Şerifte, “Onların zamanına yetiştiğinizde siyaset canibiyle onlara galebe edilmez. Ancak manevi kılıç hükmünde İ’caz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” ikazını nazara almayarak sanki her şey siyasetle hallolacak gibi bir umursamazlıkla, her şeyi Risale-i Nur’a dost bile olmayan kimselerden bekleyerek kendi mukaddes vazifelerini maalesef terk etmektedirler.
Son zamanlarda bandrol meselesinden tekelciliğe ve Diyanet’in bazı mühim eserlere sansür uygulamasına ve devlet kontrolünde bir Nurculuğu bile hoş görecek kadar taassup ve ama-i tefekkürde bulunan kimseleri hayret ve dehşetle seyrediyoruz.
Her gün on binlere hitab eden ve Risale-i Nurdan başka ölçüsü olmayan Yeni Asya Gazetesini ve çeşitli vesilelerle yaptığı ikazları hafife alarak kendi fikirlerini ve şahsî mütalâalarını sanki Risale-i Nur’un hakikatleri gibi gösteren kimseleri ölçü almanın fevkalâde yanlış olduğunu unutmamamız lâzımdır.
Dikkat edilecek olursa tekelciler tarafından sansürlenen eserler fitne-i ahir zamana ve Deccala ait olup Risale-i Nurdaki sırlı asıllardandır. Bir zamanlar bir yayınevi Emirdağ Lâhikası’ndan bazı kısımları çıkarttıkları için, haklı olarak tepki gösterenler şimdi tamamen sansürlenmesini nasıl içlerine sindiriyorlar? Üstad Hazretleri zamanında sekiz yerde basılan Risale-i Nur daha sonra on sekiz yerde basılmışsa, bu devlet tekelinde olmasından daha iyidir bir zenginliktir. Asıl metne dokunmadan yapılan neşriyat kim tarafından yapılırsa yapılsın muteberdir, hizmete vesiledir. Dikkat edilecek olursa bugün neşrine müsaade edilmeyen kısımlar münafıkane cereyanın iç yüzünü açıklayan ve insanların aldanmaması için muazzam ikazlardır. Bu da gösteriyor ki, yapılan bu sinsi plan ile hem halk hem de cemaatler şaşırtılmak isteniyor. -Çok zaman olduğu gibi- ve maalesef bir asra yakın bir zaman dilimi içinde kahramanca nifak cereyanına karşı mücadele eden Risale-i Nur Talebelerini de bu oyunda piyon olarak kullanmak istemektedirler. Buradan Nur’un naşirlerine, haslarına, varislerine, -Üstad benim binlerce varisim var- diyor sahiplerine, hamilerine, muhafızlarına sesleniyoruz. Bu nifak cereyanına aldanmayalım ve eskiden olduğu gibi siyasî cereyanlardan uzak bir şekilde saf ve temiz Nur hizmetine dönelim. Şunu unutmayalım ki, siyasî cereyanlar bir gün biter fakat cemaatler her zaman devam eder.