"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medine-i Münevvere’den Şâm-ı Şerif’e

Hasan ŞEN
18 Nisan 2016, Pazartesi
Peygamber Efendimiz’e (asm); “Ya Resulallah Medine’den sonra bize tavsiye edeceğiniz bir yer var mı?” diye sorulduğunda cevaben, “Şam şehrini tavsiye ederim” demiştir.

Evet ecdadımızın saygı ve edep için sadece Şam demeyip “Şâm-ı Şerif” diye bahsettikleri mübarek belde ve bunun gibi başda Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazratlerinin “Hutbe-i Şâmiye” ismiyle asrın hastalıklarını ve tedavi şekillerini anlattığı o meşhur hutbesini okuduğu Camii Emevi ve Yahya Aleyhisselâm makamı, Hz. Bilâl-i Habeşi (ra) Türbesi Hz. Zekeriya Mescidi, (binlerce kişinin ibadet edebileceği cami) Seyyide Zeynep Türbesi, Hz. Üstad’a cübbesini gönderen Mevlânâ Halidî Bağdâdî Türbesi, Muhyiddini Arabi Türbesi, Selâhaddini Eyyûbi Türbesi, zulme uğrayan son Osmanlı padişahlarından Sultan Vahdeddin Türbesi, aynı zamanda beşbin sahabenin kabirleri ve bunlar gibi birçok mübarek ziyaretgâhın bulunduğu komşu ülke Suriye’nin bugün içinde bulunduğu durum tek kelimeyle içler acısıdır.  Üç defa ziyaret ettiğim ve çok şehirlerini gezdiğim bu güzel ülke, bugün kardeş kavgalarıyla perişan hale gelmiş ve mamur edilmiş birçok yeri harâbe haline gelmiş veya getirilmiştir.

Peki bunlara sebep olanlar  kimlerdir? Bu mesuliyet hissi taşımayan ve bugünkü perişan hale gelmesinden hangi sinsi emeller, hangi sorumsuz kandırılmış kimseler mesuldü?. 

Bir Hadisî Şeriflerinde Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Ahir zamanda yirmi yedi tane deccal çıkar.” Bu haber verilen deccallar her halde İslâm aleminde çıkacaktır. 

İslâm devletlerine baktığımızda bu şerirlerin ekseriyetle çıktığını görüyoruz. Memleketimiz dahil büyüklü küçüklü bunların çıktığını dehşetli icraatlarından görüyoruz. Peki bunlara karşı mücadelemiz nasıl olacaktır? Bugün yapıldığı gibi kuvvete müracaat ederek mi? Yoksa Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin tavsiye ettiği kavl-i leyyin olan “medenilere galebe çalmak ikna iledir” metodunu kullanarak, kandırılan halkın Kur’ân hakikatleriyle ıslahına çalışarak onları bu zalimlerin şerrinden koruyarak mı?

Burada yine bir Hadisî Şerife müracaat edelim: “Ahir zamanda Mehdii Azam gelir ve onun çok uzun bir kılıcı vardır.” Bu Hadisin çok güzel bir açıklamasını Bediüzzaman Said Nursî Hz.nin eserlerinde veciz ifadelerle görüyoruz. “Onlar bilmiyorlar ki Said’in elinde Kur’ân’ın tezgâhından çıkmış elmas kılıç varken, çürük odun parçasıyla kendini müdafaa etmez.” Yani kaba kuvvete müracaat etmeyerek o elmas kılıcı, yani Hadîsi Şerifte bahsedilen Risalei Nur Külliyatı’nı kullanacaktır. 

Evet, o elmas kılıç ile bugün hiçbir devletin ve hiçbir kuruluşun (Bütün imkânlarını kullansa bile) yapamayacağı bir fütûhatı, Mehdiyet sırrıyla Üstad Bediüzzaman yapmıştır. Ve o elmas kılıç bugün dünyanın her yerine Yeni Zelanda’dan Kutuplara, Asya’dan, Rusya’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan Afrika’ya kadar ulaşmıştır. Peki bu eserlerde bahsedilen müjdeler ve tavsiyeler varken İslâm âlemindeki bu keşmekeşi meydana getirenler acaba fetvayı hangi ve ne olduğu belirsiz mihraklardan alıyorlar. Yani kaba kuvvete müracaat ederek koca bir ülkeyi kan gölüne çeviriyorlar.

Okunma Sayısı: 1951
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı