"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dâvâ adamı yorulmaz!

Hatice Sevde
21 Mart 2013, Perşembe
Rüyayı yaşadığımız bir gündü. Bir rüya, Üstad’ımın rüyası, bir dâvânın rüyası… O gün hepimiz Medresetüzzehra rüyasını yaşıyorduk.
Günlerdir heyecanla beklediğimiz haftasonu, yoğunluğuyla, beklenmeyi hak etmişim değil mi, diye gururlanıyordu.
Cuma akşamı dersanemize teşrif eden Yasemin Güleçyüz, içimizdeki kıpırtının dışarı akseden misalinden olsa gerek bizi daha da şevklendirecek güzel birsohbet gerçekleştirdi.
Ertesi gün sabahtan başlayan tatlı telâşımız, öğleden sonraki “Şefkat”  konulu seminereydi. Ehemmiyetin farkına varan yalnız biz değildik; gönlü geniş mini medresemizin ağırladığı yüzü aşkın Nur kardeşimiz bunun göstergelerinden biriydi.
Seminer başlangıcında saff-ı evvellerden Şahide Yüksel’in Üstad’ın vefatı üzerine yazdığı şiirin okunması bir parçalı bulut etkisi yaptı gönüllerde…
Gerek kalabalık, yer sıkıntısı; gerekse teknik arızalardan dolayı gecikecek gibi olan seminerde suratımız biraz düşünce Üstadımızın, “sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz hiç bozulmasın” sözünü hatırlayarak silkelenip, kendimize geldik. Nitekim kusursuz bir seminer oldu.
Gün bitmemişti bizim için, akşamki konferans yetişilmeyi bekliyordu. Tıklım tıklımdı konferans salonu: aşağı kat, yukarı kat, aralar ve dışarısı. Bir konferansla toplanabilen bine yakın belki bini geçkin nurlu sima. Yalnız Kayserili yok aramızda: Nevşehir, Niğde, Konya, Kırşehir… Birer ikişer değil, otobüs otobüs gelen dâvâ yoldaşlarımız. Manen yetmiyor, maddeten de “şahs-ı manevinin gücü” diye bağırası geliyordu insanın.
Ruh hiç doymuyordu o gün, hep bir şeyler aldı, pek iştahlı maşallah. Konferans başlamadan mideyi de doyurmalı. Kayserili ağabeylerimiz ve ablalarımızın emeğiyle hazırlanmış naçizane kermesimiz şöyle bir açlıkları yatıştırdı.
Ve Kur’ân tilâvetiyle başladı programımız. Akabinde il temsilcimiz kısa bir konuşmayla sözü Kâzım  Güleçyüz’e bıraktı. Güleçyüz, her zamanki vakur duruşuyla içimize atılan nifak tohumlarını yeşermeden kuruttu.
Milliyetçiliğin bilinci dinleyicilere verildikten sonra, yerini öyle bir ozana bıraktı ki okuduğu -kendi yazdığı- şiirlerinden sonra salonda oluşan duygu seli görülmeye değerdi.
Herkesin duyguları tam da galeyana gelmişken konuşmaya başlayan Şemseddin Çakır’ın konuşması öyle cesurca ve ateşliydi ki bir an Nurun avukatlarından Ahmed Feyzi Kul gibi “İşte Mehdi, işte Deccal!” diyerek tarihi tekerrür ettireceğini sandık.
Biten konferansın arkasından bir telâş da Yasemin & Kâzım Güleçyüz çiftine kitap imzalatma yarışında yaşandı. Komşu şehirlerden gelen kardeşlerimizin olumlu eleştirilerini almak da hızlı geçen güne ayrı bir tebessüm kattı ve evlerimize dağıldık.
Hizmet bitmemişti… Ertesi gün dar dairede yapılacak olan soru cevap faslında bir Kâzım Güleçyüz söyleşisi daha biz sabırsız, doyumsuz talebeleri bekliyordu. Söyleşi o kadar can alıcı ve akıcıydı ki, o  kısa sürede nasıl o kadar soru sorulmuş ve cevaplanmış farkına varamamıştık. Güleçyüz çiftini veda faslında yaşadığımız burukluğun en sevimli yansıması henüz bir buçuk yaşındaki Süeda’nın Kâzım Amcasının gidişine ağlamasıydı.
Okunma Sayısı: 2347
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı