"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akşamın getirdikleri

Havva KÜÇÜK KONUR
24 Mayıs 2015, Pazar
Bir güvercin kanadında hayat. Bir martı çığlığında serencam. Güneşin ufûle kalbolan dalgalarında ikindi. Bir şehrin, bir günün ellerinde sonsuzluğa uzanan dakikalar.

Bir caminin minaresinde ve ondan yükselen ölümsüz nidâda huzur. Ucunda güneşi, eteklerinde kocaman bir şehri barındıran… Bir bulutun renklerinde vedalar. Güneşi uğurlayan kollarında sarı, pembe, mor renklerin izdüşümü. İşte bir günün bıraktıkları akşama..  

Çınar ağacının dallarında uçuşan güvercinler ve rızkın umumiliği ve Allah’ın Rahman  isminin tecellileri ile gözlerinde huzurlu bir bekleyiş. Bir akşam vaktine hazırlanan şehrin telâşlı ve de sükûnetten uzak yorgun sâkinleri. Zamanları çok az, yapacak işleri ise çok mu çok. Ve akşam pek çok sahnelere gebe. 

Bir martı çığlığıyla başlayan gün, güvercinlerin kanat sesleriyle son bulacak. Her şey bir varmış bir yokmuş gibi olacak. Gecenin sükûtu şehri kuşattığında daha bir sessizleşecek dünya. A’raftaki hissiyatlar çıkacak ortaya. Gün yüzüne çıkmamış hikâyeler, masallar… Etrafta duyulan tek ses, araçların çıkardığı homurtu sesleri… Bir bulut gelecek ardından. Asumandan yıldızlar getirecek. Gecenin efsûnunu yıldızlarla aydınlatmak isteyenler semalara dikecek gözlerini. Yıldızların gökyüzünden göz kırpışlarını, bir fener gibi asılı oluşlarını, semayı  küçücük pırıltılarıyla nasıl süslediklerini görecek ve şükredecek Sahibine...  

Herkes göremeyecek onları. Herkes hissedemeyecek. İçinde diriltmeye dair bir şey taşımayanlar, hadiseler hakkında da hiçbir şey söyleyemeyecekler muhtemelen. Hayatın heyulası, bazen insanların bütün benliğini esir ediyor, gökyüzüne baktırmıyor, yeryüzüne rahmet nazarıyla bakışını kesiyor. Tefekkür penceresi kapalı olanlar, varlıkta Esma’yı, Esma’da varlığı müşahede edemiyor. 

Efendiler Efendisi (asm), “Sen yer ehline merhamet et ki, göktekiler de sana merhamet etsin” buyurmakta. Yeryüzüne tefekkür gözlüğüyle, Esma-i Hüsna penceresinden bakmayanın merhametten nasibi olabilir mi?! Elbette ki hayır..! 

Akşamın semayı sardığı, yeryüzünü kuşattığı, kalplerde baharı, yüreklerde hasreti,  gözlerde şevk ve sevdayı haykırdığı şu dakikalarda, işte yükselmekte ezan. Bütün istek ve  arzusu olanların ihtiyaçlarına cevap olmak, duâ duâ yakarışlarına İlâhî  mevhibelerden feyizler ve bereketler sunmak için akşamın karanlığını, yüreklerin kasavetini yırtarak hemde... Sevgiye ve merhamete susayanlara nuranî yağmurunu dokunduruyor. Aşka ve sevdaya tutulmuşlara en büyük Sevgili’nin yolunu gösteriyor. Yüreğinde kaktüsler, zakkumlar büyütenlere, çiçek ve gül tohumları ekiyor. İnsanlığın özünü, ruhların âb-ı hayatını, imanın serencamını serdediyor müştak gönüllere... Ve bir niyaz yükseliyor semaya. Aşka, sevdaya, şevke ve umuda dair. 

Akşamı gönlünde hisseden karanlıktan korkar mı? Yüzünü sadece Rabbine dönen, ayağına batan dikenlere nikâbını açar mı? Ufka nazarını kilitleyen, ayağına bulaşan çamurlara bakar mı?  

“Bana sen şuna buna niçin sataştın diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor. İmanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemeye kalkmışda, ayağım ona çarpmış, ne ehemmiyeti var? O büyük yangın karşısında bu küçük hadise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler” diyor Bediüzzaman.  

Ufukta hedefleri, yapacakları ve belki de en önemlisi mefkûreleri olanlar, hayallerini beslemek için, halimizi ve istikbalimizi aydınlatmak ve her karanlık ruhta bir çerağ uyandırmak için kendilerini bir mum gibi eritenlerdir. Karanlığı yutmuş, geceye ağuşunu açmış gönüller, her ne pahasına olursa olsun, her hâlükârda dâvâsını düşünecek ve elbette pek yüksek olan Van Kalesi’nden düşseler bile “Dâvâm” diyeceklerdir. 

Rabbim, derdini, ıztırabını, ümit ve şevkini, gayesini, hayalini, mansıp ve makamını, hâsılı bütün sahip olduklarını hizmet potasında eritenlerden eylesin. Bizleri hizmetimizden, hizmeti Nuriyeye hizmet edenlerden uzak etmesin. Her dâim bu hâl üzere, hizmeti kalbine nakşedenlerden eylesin. Âmin!

Okunma Sayısı: 1340
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı