"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla’dayım!

Havva KÜÇÜK KONUR
21 Ekim 2018, Pazar
Şu an Çam Dağı’ndayım. Ruhunun ve dallarının letafeti rüzgârına yansımış yollarında, adımlarımı istikbale, geleceğe atıyorum.

Hiçbir yeis tökezletmiyor beni. Hiçbir atalet uğramıyor bedenime. Aşkla, şevkle tırmanıyorum şahikaya. Azm ile yürüyorum Üstadıma, Risale-i Nur’a… Üstadımın zikirlerinin sindiği ağaçlar hoşamedi yapıyor bana. Yollar yapıyor, eğiliyorlar önüme, yollarıma. Üstadın hazin zikrini dinletiyorlar sonra. Nurlar yayılıyor, sesleniyor, yakalıyor seni adeta. Afallıyor, şaşırıyorum. Çünkü vahşi ve hırpani olması gereken “dağ” kavramıyla zihnime doluveren hiçbir şey, burada vahşi değil, ürküten değil, ayağına takılıp tökezleten değil.. Çam Dağı letafetiyle çağırıyor seni ruhuna. Nahif, narin, mülâyim ve selim…

Şu an Barla Denizi’ndeyim. Güneşin aksini tamamıyla üzerinde gösteren katreleriyle merhaba diyen, dedirten Barla Denizi, dalgalarıyla çağırıyor Nur iklimine. Yıllar önce Nur Üstadı üzerinde taşıyan sular, munis birer gerdanlık gibi ruhuma damlıyor, akıyor, hırçın ve sabırsız taraflarımı da munisleştiriyor, okşuyor gibi. Dokunduğun taşları, suyu, kumu Haşir bahsinin damlalarını akıtıyor gibi. Üstad Rum Sûresi 50. Âyeti bu denizin kararmış yüzüne okumuştu da, göl berraklaşmış, gökyüzü ağarmış, dallar hareketlenmiş, rüzgâr esmeye başlamıştı. Daha sonra süzülen hakikat damlaları, Haşir bahsini oluşturmuştu. Karanlık mahfillerin düğmesi olmuştu bu. Susmuşlar ve sinmişlerdi. Haşri inkâr bombaları ellerinde patlamış, zir-ü zeber olmuşlardı hani. Barla denizi hem Üstada, hem hakikatlerine dost olmuş, sarmış sarmalamıştı. Hem öyle bir sarmıştı ki, üstünden geçen yıllar hiçbir halini eksiltmemiş, ona değen her göze letafetini aşılamaya devam etmişti. Hâlâ da damla damla takattur ediyor, etmeye devam ediyor ve edecek inşallah..

 Şu an Üstadımın evindeyim. Çınar ağacının yaprakları çağırıyor misafirlerini elleriyle. Ruhunun arındığını hissettiğin, letafet kesbettiğin bu ev, her an hakikatlere vabeste, gürül gürül okunan bir medrese… Kuşların ve çeşmenin kendini her daim dinlettiren o hoş senfonisi, keşke bu güzelliği her yere üflesek, her kıt’aya ulaştırsak dedirtiyor. Sabahın serinliğinde, akşamın sessizliğinde kalbine yapışan ve hiç geçmeyen, ruhunun ve lâtifelerinin massettiği o devasa koku, her ânına hükmediyor, her halini içine çekiyor. Kendi boyasını sürüyor ve sıbgasıyla sıbgalıyor. Nurun bir hasiyeti uhuvvetse, canlar canı, ruhlar ruhu olan hasiyeti de, beraber aynı heyecan ve şevk ile Nurlar’ı okumaktır. Üstadın evinde hissedilen uhuvvetin kendine rabteden tarafı da bu. Meslekler farklı olsa da okunanlar bir.. Meşrepler ayrılsa da Üstadımız bir..

Şu an Cennet Bahçesindeyim. Ağaçların koyu derinliği içine çağırıyor beni. Bizi de oku, bize de bak der gibi.. Üstadımın adımlarını takip ediyorum. Tefekkürî ibadetin en lâtif manzaralarının sunulduğu bu yerde, 28. Sözü okuyor, Nurlar’la doluyor, kardeşlerimle hemhal oluyorum. Havuzun fıskiyesi bu manaya daha da enginlik katıyor, bütünleşiyor. Sanki okuduğum satırlar diriliyor burada. Üstadımın ders halkasına dahil oluyorum. Dersini dinliyorum, nakşediyorum kalbime. Bu ruh buralara öyle bir sinmiş ki, Üstad hâlâ burada yaşıyor, yaşamaya devam ediyor gibi.. İçinizi kaplayan bu sonsuz sevinç, şevk ve enerji, yalnız Nurlar’dan ve buradaki manevî havadan.. Konuşan yalnız hakikattir düsturuna teslim olmuş Üstadın kendi şahsına değil, Nurlar’a çağırmasından.. Öyle ya. Üstad buralarda durmuş, yaşamış’dan öte bir anlamı olmalı buraların. Bu salt bir anlayıştan öte, bir ruhun yeniden dirildiği, Risalelerle diriltildiği yer…

Şu an Yeni Asya Sosyal Tesisleri’ndeyim. Bahçenin cıvıl cıvıl içine çeken samimî dokusu çekiyor beni. Kardeşlerim her bir yerden el sallıyorlar sanki. Kamelyanın manzarasından Barla Denizi, güneşin batışı ve doğuşu.. Terastan tefekkür tabloları, inşirah dersleri.. Yemeğin, kahvaltının nefis tadı, içinden sürekli kaynayan “Barla’dayım” heyecanının yüzüne dağılan engelleyemediğin gülümsemesi.. Demirdöğmez ailesinin sıcak ve samimî gülümsemeleri, ilgileri.. Allah hepsinden razı olsun.

Her şey rüya gibiydi. Çıkamadım o atmosferden. Üzerimize sinen bu Barla kokusu hiç gitmesin. Şevke, aşka, kudrete, hareketlenmeye ihtiyaç duyduğumuz her an, Barla’yı hep içimizde, yüreğimizde hissedelim, yaşayalım.

Sebep olanlar… Müteşekkirim. Siz kendinizi biliyorsunuz.

Okunma Sayısı: 1397
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı