"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul kalbimdesin!

Havva KÜÇÜK KONUR
01 Ocak 2017, Pazar
İstanbul’um, ömrü’m..!

Kaybolmanın, kayıpların temerküz noktasında, dizlerimin bağının çözüldüğü yerdeyim. Önünde martıları kovalayan, arkasında dalgaların ahenkli buluşmasına şahitlik eden vapurlarının kulaklara fısıldadığı yerde bekliyorum seni. Kız Kulesi ayrı bir silüet halinde dokumakta haşmetini. Galata Kulesi bir başka diyarın, insanların yüreklerini üflemekte her gün. Her halin şiir yazmakta, her bakışın ruhları delip kalplere işlemekte. Bir an olur, bir zaman gelir, donar her şey, zaman durur. İşte o andayım, zamandayım, mekândayım, ufuktayım. İstanbul’dayım. Yetmez mi?

Edebiyat dizeleri düşer buraya. Vakti yoğunlaştıran, uzatan, bast-ı zaman köşesindeyim. Tarih hiçbir şehirde kendine bu kadar yer bulamamıştı. Şiir ve nesir, hiçbir şehre yakışmamıştı bu kadar. Lâlelerin, erguvanların, güllerin atmosferinde yayılan, neşrolan, dağılan şiirler, yazılar, edebiyat… Resmin en parlağı, müziğin en güzel tonu ve esrarın anahtarı, dizelerin büyüsü…

Her haliyle bir güzellik, her duruşuyla bir nükte, her taşında, camisinde, mektebinde, çeşmesinde ayrı bir hikâye, mesel yakalıyor sizi. Öyle büyük bir ruh barındırıyor ki içinde, nefes nefes, gece gündüz, yaz kış o ruhun kalp atışlarını duyabiliyorsunuz. O kadar canlı, yaşayan, var olan, dinamik bir ruh ki, sanki “haydi gel” deseniz, önünüzde tecessüm edecek, arkanızdan yürüyüverecek gibi… Sanki oturup ağlasanız, karşınıza geçecek, yanınıza oturacak ve sizi teselli edecek gibi… Karşısına geçip halini sorsanız sizinle dertleşecek gibi… Elini öpmek isteseniz, elini uzatıverecek gibi… Gözlerine bakmak isteseniz, nikâbını açacak, sizi sonsuzluğunda yakacak gibi… Nâzenîn hissiyâtı, kırılgan emelleri ve istikbâlin aynasında dokuyacağı sıcacık bir yüreği var. Ilık ılık damlayan, yaşadıklarıyla var olan, kendini kendiyle tanımlayan yapısı onun ruhunu öldürmüyor, değerlerini koruyor sanki. O yüzden böyle sıcak, içten, nahif…

Boğazın serin suları martılara beşik olurken, zamana düşen gözyaşlarına mekân oluyor gibi. Sabahın serinliği mahmur bakışları ihtizaza getirirken, hüşyar ruhlara yeni tefekkür tabloları açıyor, diriltiyor, genişletiyor. Sergüzeşt-i hayatın heyulasına takılan zaman dilimleri değerleniyor, vücud buluyor. Gözlerinizi kapatıp bu tabloyu gözünüzün önünde hissettiğinizde, İstanbul içinizde diriliyor, benliğinize taze bir canlılık depoluyor sanki. Zamanın içinde zamansızlığı, fena ve fanilerin içinde beka ve Baki’nin sonsuzluğunu terennüm ediyorsunuz. Üzerinde durup temas ettikçe size kendini bulaştırıyor, içinizde ufûle kalbolan, yeknesaklığa ve fütûra dönüşen ne varsa yok ediyor, yerine canlı ve diri hücreleri yerleştiriyor adeta.

Bir masal şehri, bir rüya büyüsü ve içinizde hayata dair kıpır kıpır tohumları yeşerten bir bahar türküsü burası. Ecdadın ayak izleri, mehter sesleri ve engin yaşama kültürüne şahitlik etmiş yollar, yapılar, mabedler, çeşmeler… O kadar birbirini dokuyan, birbirinin mütemmimi parçalardan oluşuyor ki bu şehir, içine girdiğinizde oranın olmazsa olmaz bir parçası gibi hissediyorsunuz kendinizi. Girer girmez ailedenmişsiniz muamelesine tabi kılıyor sizi. Hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Belki de bu yüzden… İçinize çektiğiniz bu deniz kokusu, bambaşka hikâyeler üretiyor içinizde. Aşka, kaleme ve yazılacaklara dair…

Belki de Nedim’e hak vermeliyim bu konuda.

“Bu şehr-i Sitanbul ki bî-misl ü behâdır,

 Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır.”

demişti asırlar önce.

Deryayı damlaya sığdırmak, damlada dünyayı görmek, görebilmek öyle zor ki. Bazen ömrünüzü tek bir anda yaşarsınız ya. Bazen “iyiki yaşamışım o anı” dersiniz ya. İşte öyle bir ân-ı seyyâle İstanbul, öyle bir yürek çarpıntısı, yüzümde beliren sebepsiz tebessüm…

Ömür mü demiştim? Evet, ömrü’m…

Okunma Sayısı: 2186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    1.1.2017 12:31:03

    Her bir kelimesi, her bir cümlesi, her bir satırı İstanbulu ayrı bir güzellikte tasvir ediyor.Bir şehir bukadar mı çok sevilir,bu kadar çok mu heycanlandırır,sevileni tarafından bukadar güzel dillendirilir.İstanbul kelimelerin manalarında adeta tecessüm etmiş.Benim gibi, istanbul un dışında yaşayan,ama istanbulu hep içinde yaşatanların, duygularına tercüman olmuş.yazılarınızın devamını bekliyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı