"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalemde eriyenler

Havva KÜÇÜK KONUR
24 Nisan 2016, Pazar
Bir yolculuk başlıyor mâverâdan kanatlarımıza süzülen. Bir çiğ tanesinin lâle yapraklarına dokunarak toprağa değmesi yumuşaklığında bir yolculuk.

Sabahın serinliği bir cemre gibi düşerken yüreklere, bir muştu uyanıyor içimizde ümide dair. Ne kadar güzel bir kelimedir bu? Girdiği yerde çiçekler açar, kuşlar havalanır sonsuzluğa. Ruhu çekilmiş, meyyit olmuş ruhlar kendilerine iksir-i nuranî değmiş gibi canlanır, hareketlenmeye başlar. Olmazlar olacakmış, imkânsızlıklar başarılacakmış, âsûde bir bahar gelecekmiş gibi olur. Sevinir, heyecanlanırsınız.

Bir nebze yalnızlık görünenden görünmeyene geçmeye, olaylara farklı yönden bakmaya bir sebep olabilir çoğu zaman. Kalem böyle zamanlarda çiçek açar, serpilir, boy atar. Kâğıdın üzerine iliştirdiğiniz şekiller anlamlanmaya, değer kazanmaya başlar. Kalemle kâğıt el ele verir, dostluklarının tadını çıkarırlar. Neler çıkmaz ki bu yolculuktan?

Kâh dağlar aşıp Keloğlan’la anasını ziyaret ederler, kâh yedi başlı ejderhayla savaşır, devlerin ülkesine yolculuğa çıkarlar. Kâh Şah Şehriyar’ın öfkeli çehresinde eğleşir, kâh güzeller güzeli Şehrazat’ın merhametli ve zeki kalbinde dinlenirler. Binbir gece masal dinlerler Şarkın koyu gecelerinde. Yıldızların üzerine de çıkarlar, yerin yedi kat altına da inerler.

Bazen Leyla ile Kays’ın memleketine düşer yolları. Leyla’nın babasıyla çöl bitkilerini kaynatmasını, onlardan kâğıt yapmasını seyrederler. Kâğıtlar hazırlanıp tomar halinde dürülürken en üstteki tomarın yanına bir buse kondurur Leyla, “Mecnun” der. O gün bugündür Mecnun diye anılır Kays. Gerçek adını sadece Fuzûlî bilir. Kendine gelen kâğıt tomarının en üstündeki kâğıt tabakasını alıp onda bir fevkindelik, bir aşk serenadının kokusunu duyunca bu kâğıt tomarına “Leyla vü Mecnun”unu yazar. Asırlara sığmayacak, dilden dile anlatılacak aşklara şahit olacaktır bu kitap. Bağdat’tan, Hilleli Mehmet Fuzûlî’den Dersaadet’e, Saray’a uzanan kitabı, Kanunî Hürrem’ine okur; Sultan Murad Rukâl’ine, yani Şeb-Safa’sına. Ve bir dize düşer gecelere Kanunî’den aşka dair:

 “Aşk mıdır ki boynuma takıp belâ zincirini

Gezdirip Mecnûnleyin âleme rüsva eyleyen...”

Kalemin dost eylediğini kimler düşman edebilir ki? Zamana mührünü vuran, hatemini basan hikâyeler, zaman kavramının sıkışmış kültünün içinden çıkar, mühresinden sıyrılır ve kelâmın hokkasına, divitine, mürekkebine düşer. Bu dostluğa güvenenler asla yanılmazlar. Zengin Şark Edebiyatı buna örnektir. Yıllara meydan okuyan, içimizi ürperten, gözlerimizden yaşlar boşandıran hayatlar, hikâyeler, konular vardır. Her dalda olduğu gibi, edebiyatta da Batı’ya dönüp onları taklide başladığımız gün sığlaşan derinliğimiz, bizi şimdi olduğumuz yere taşıdı. Romanlarda, hikâyelerde dönüp duran aynı konular, şiirde aynı dizeler yozlaşma zincirindeki edebiyatımızın ıspatı niteliğinde.

Yazı yazmak, şiir söylemek, edebiyat denizinde soluklanmak isteyenler, kalemle kâğıdın dostluğuna her daim güvenmeli. Kâinat sayfalarını ve duygularının dilindeki edebiyat tadını takip etmeli. Hayatlarında yaşadıkları hallerini duygularıyla yoğurup kelimeleriyle harmanlayabilmeli. Beslendikleri kaynakları hiç kurutmamalı ve heyecanlarını, şevklerini her zaman canlı, diri tutmalı. İnsanlığın öz benliğinden çıkmayan öyküler, hayatlar yalancı ve aldatıcıdır. His ve hevese dayanan hikâyeler üç beş kokuşmuş fanteziden öteye gitmeyecektir.

Ne yazsam, nasıl yazsam diye soran edebiyat âşıkları…

Ruhunuzu katın yazdıklarınıza, kaleminizi kâinata batırın, mürekkebiniz insan olsun. Çağları aşan berk-feşan sözleriyle Üstadımızın “Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı” sözü düsturunuz olsun. Sürekli ve daimî yazmayı da ihmal etmeyin. Elif fidanlığı sizlerin eserlerini bekliyor.

Sevgilerimle…

Okunma Sayısı: 1900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı