"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mâvera yolculuğu

Havva KÜÇÜK KONUR
27 Temmuz 2016, Çarşamba
Ümidin altın ikliminde devşirdik aydınlığı. Işıkların karanlığa meydan okuyan gözlerinde fark ettik sıcaklığı.

Kalemin çizdiği yolda, sayfaların uzayıp giden sonsuzluğunda idrak ettik hakikatin çıplaklığını. Nazlı bir gelin gibi süzülen nazenîn hürriyetin gönlünü kimseye kırdırmayalım çabasıydı derdimiz. İstibdadın çöplüğünde hiçbir canlı hayat bulmasın, zehirlenmesin gayretiydi hassasiyetimiz.

Kalp âyine-i Sameddir diyor ya Üstadımız. Kalbin mahzuniyeti hiçbir şeye benzemiyor. Yıkılan, kırılan, kanayan bir kalbin dilinden çıkan âh, kâinatı dolaşır, sahibine geri döner. Suçsuz, günahsız, masum bir vicdanın sesi, dergâh-ı ulûhiyete vasıtasız ulaşır, kabul edilir. Hürriyetin kısılan sesi kâinatı titretti, ihtizaza getirdi ve bir kıyameti kopardı. Fırtınalar esti, boranlar çıktı, kar, tipi ortasında yok oldu çiçekler.

Biz bu yola hayalimizin, ufkumuzun enginliğiyle çıktık. İnsan azizdir, Aziz Allah’ın eseridir diyerek çıktık. Gönüller yapmaya, gönüller fethetmeye, muhabbetten ve uhuvvetten kaleler inşa etmeye söz verdik. Gönlüne girilmemiş bir insanın ümidinin de olmayacağını fark ettik. Sevginin elvan elvan çiçeklerini derdik imar adına. Uhuvvet denizinde hoşgörü halelendirdik. İmana muhtaç biçarelere çölde yok olmak pahasına rahmet taşıdık uzaklardan.

Yolumuza konan engelleri inâyet-i İlâhiyenin cilve-i nûrânisiyle aştık. Açılmayan bendleri imanımızın, hamiyetimizin cehdiyle araladık. Ağladık, inledik, gayretin tatlı meyvelerini derdik istikbâlden. Meşrûtiyet-i meşrûanın yolunu gözledik ufuktan. Batan güneşlere, kayan yıldızlara bakıp yitirmedik ümidimizi. Azimle dolduk, şevkle yürüdük, ümitle boyadık dünyamızı. Değemedi hiçbir bedbin bakış nazarımıza. İzin vermedik dünyamızda yer edinmesine. Gözlerimizi ufka dikip bekledik.

Güneş en güzel umutlarıyla doğdu her gün üzerimize. Hayat en güzel sürprizleriyle geldi bize. Olanda hayır vardır deyip gülümsedik güneşin hüzmelerine. Pırıltısında yandık, gözlerinde tutuştuk, ikbalinde eridik, ruhunda kaybolduk. Hep bahardı bize mevsimler, hep ılıktı, ılıcaydı. İklimimiz mâveraydı, ötesini görmüyordu gözümüz. Hüdayi yolu gibi bir yol nasip etmişti Cenâb-ı Hak bize. Etrafımızda kopan fırtınalar, esen rüzgârlar, ortalığı birbirine katan kasırgalar, hortumlar bizim sükûnet limanımıza demirliyor, sakinliğe bürünüyordu. Mutmain bir derviş safiyetinde serinliyor, sükûn buluyordu. Hayatımız, ahlâkımız, yaşayışımız, ruhumuz bu anlayışla serfiraz oldu ve her yerde nevbahar bir atmosfer oluşturduk. Semtimize uğrayan nasibini aldı, ziyadâr bir yıldız gibi parladı. Şahs-ı manevî olarak hareket etmenin sonsuz hazzını, mutluluğunu yaşadık her dönem. Bundan sıkılmadık, utanmadık, korkmadık.

Gecenin koyu karanlığı pek çok şeyin üzerini örtse de, yıldızları ve ay’ı daha net görmemizi sağlar. Rabbimizin gündüz sayfasını tefekkür, gönle keyif verdiği gibi, gece sayfası da ruhî inşirahımızı arttırır, iç muhasebemizi derinleştirir ve biz içimizdeki kemâl noktalarını aralarız yavaş yavaş.

Gönüllerimiz sonsuz bir inşirahla ötelere kanatlanırken, biz görevimizi bihakkın ifa etmenin azizliğini yaşıyoruz. Kalbimiz, vicdanımız, zerrelerimiz Allah’a kul olma şuuruna rabtedilmiş.

Sadece Cenâb-ı Hakk’ın rızasını gözeten bir idraki, hangi hadise yolundan çevirebilir, hangi gulyabaniler korkutabilir?

Yalnızca livechillah, liechillah nokta-i nazarıyla kâinata, mevcudata bakan bir şuurun önüne hangi hezeyanperest, hangi materyalist engel koyabilir?

Hiçbir şart ve ortamda yerde kalmayan, hiçbir hadisenin altında ezilmeyen, hiçbir fasit daire içine girmeyen “iman hizmeti” gibi bir vazifemiz varken, hangi çılgın bizi görevimizden döndürebilir?

Heyhât!

Okunma Sayısı: 2715
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı