Kur’an’ın nuru etrafımızı ışıktan peykleriyle donatırken, her şeyin gerçek anlamını bulduruyor. Ramazan deyince aklımıza gelen, dilimize dolan, kalemimize düşen, gönlümüze akan bütün kavramlar, sadece ve sadece Kur’ân’ın nuruyla görünür kılınıyor. Üstadın 15. Sözün Zeyli’nde verdiği örneği hatırlıyorum. Bayezid Camii’nin elektrik düğmesi çevrilince nasıl karanlığa gömülüyorsa, Kur’ân olmazsa da Ramazan anlamlı olmuyor, görünmüyor. Ramazan’ı Ramazan yapan her şey Kur’ân’la ışıklanıyor.
Kur’ân semadan iniyor, yeni nazil oluyor gibi bir şevk var simalarda. Küçük küçük çocukların, ihtiyarların, kadınların, erkeklerin Kur’ân tilâveti, ruhlarda açan gonca-misâl heyecanlardan.. Her gönüle bahar geliyor gibi. Her yürek kamet-i kıymetince bu heyecandan hissesini alıyor, veresesini topluyor. Bir ılıklık çöküyor havaya, munisleşiyor. Ellerinde Kur’ân ile mukabeleye giden kadınlar, çocuklar elbette Ramazan’ın en güzel çiçeği, dantelâsı.. Kur’ân nurunun gönüllerde aksinin pembe pembe yüzlere yansıması.. Mübeyyin ve müzeyyin hakikatlerin kalplere yeniden nakşolmasıyla gönüllerin ferahlaması, inşiraha kavuşması..
Kur’ân’ın dırahşan çehresi asırlardır insanlığı kucaklamakta. Kur’ân’ın mümbit iklimi, insanlık tarlasının şereflilerini sunmakta. Ve biz Kur’ân’ın rahle-i tedrisine diz çöküp O’nun sıbgasıyla sıbgalanmaya eğildiğimizde, bütün cömertliğiyle, “Kerîm”liğiyle sarıyor bizi. Ruhunu üflüyor, hakikatini tevdi ediyor, rahmetiyle yıkıyor, temizliyor. Satır satır, harf harf yeniden okutuyor kendini, kalplerimize işliyor, işletiyor. Nakışlanıyoruz nakşıyla, yoğruluyoruz, bereketleniyoruz. Sair vakitlerde boşa giden, heba ettiğimiz vakitlerimizi, Ramazan’da mukabeleyle donatıyoruz, güzelleştiriyoruz, Cennete gönderiyor, ebedileştiriyoruz.
Kur’ân’a, Kur’ân’ın iklimine, kutlu atmosferine merhaba!