"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bahar...

Hazan Ekim
15 Nisan 2018, Pazar
Zikredilmesiyle bile insanın içini huzurla dolduran bir kelimedir bahar.

Telâffuzuyla dahi nazdar, insanı neşelendiren, içini huzurla dolduran büyülü bir rayiha gibidir. İnsanda, kâinatta, ahirette yeniden dirilişin rengârenk remzidir bahar...

Nazik, rengârenk gülümsemesiyle bizi alır, Cennet bahçelerinden bir bahçeye götürür bahar...

Sonsuz huzurun olduğu, insanların güzellikler karşısında büyülendiği, Allah’ın eserleri karşısında hayrete düştüğü, diz kırıp boyun büktüğü, eşsiz san’atın meşheridir bahar...

Tohumun toprakla buluştuğu, gökyüzünün meftunu olduğu yeryüzünü rengârenk çiçeklerle süslü görmek için, ince ince yağmur olarak sevinç gözyaşlarını sunmasıdır bahar...

Bahar, aynı zamanda insandaki paslanmış fikirlerin, yapılması gereken her türlü icraatın yeniden gözden geçirilmesi adına ayrı bir mevsimdir. Hepsi ayrı bir nota, kâinatta var olan canlı cansız varlıkların yeniden doğuş bestesi ve varoluş destanının eşsiz musıkîsi...

Bahar, bir yönüyle vuslat ve kavuşmanın da eşsiz güzelliklerini sergiler. Nice birbirine hasret olanlar, baharla vuslata erer. Kış kasvetini, cemrelerle vuslata çevirir. Bulutlar yağmurlara, yağmurlar topraklara, kelebek çiçeğe, yapraklar böceğe, vuslat nağmeleriyle kavuşur. Yeniden neşet eden canlıların vuslatları, bize adeta “siz de yeniden dirilip, ahiretin baharına, o baharın Sahibi (cc) ve Andelib-i Zişanı’na (asm) vasıl olacaksınız” hatırlatmasını yapar.  

Bahar, haşrin provası, “çürümüş kemikleri kim diriltecek?” sorusuna “Hayy” ismiyle cevabıdır. Üstad Hazretleri bu müthiş manzarayı idraklerimize öyle güzel sunuyor ki, o ifadelerle adeta büyülenir, dirilişi yeniden yaşar ve kalbimizin de inşiraha erdiğini hissederiz. “İşte bak, sath-ı arzın sayfasında, bahar mevsiminde, Nakkaş-ı Ezelî, en ekal üç yüz bin nebatat ve hayvanat envâını haşir ve neşreder. Nihayetsiz ihtilât ve karışıklık içinde, nihayet derecede imtiyaz ve intizamla bunları iade edip haşrediyor. Çendan bir kısmını aynen iade etmiyor. Fakat ayniyet derecesinde bir müşabehet ve bir misliyetle iade ediyor. Demek haşr-i bahar, tevhide sikke olduğu gibi, haşr-i kıyamete dahi tamamen misal olabilir. Demek baharda, ihyâ-yı arz içinde üç yüz bin haşrin nümunelerini kemal-i intizamla icad edip, sahife-i arzda karışık bir halde üç yüz bin muhtelif envâı hiç hatâsız ve hiç sehivsiz ve hiç karıştırmadan, gayet mevzun ve muntazam ve manzum olarak yazmak, nihayetsiz kudret ve ilim ve iradeye mâlik bir Zât-ı Zülcelâlin sikke-i mahsusası olduğunu her zîşuurun derk etmesi lâzım gelir. Evet, ihyâ-yı arz içinde üç yüz bin haşrin nümunelerini birkaç gün zarfında yapan kudret-i fâtıraya, insanın haşri, elbette gayet hafif gelir.” 1

Bahar bize getirdiği büyüleyici menziliyle mesajlarını sunar.  Kalben, fikren ve zikren dirilişin şifrelerini bize verir. Her canlı için öldükten sonra tekrar dirilmenin var olduğunu hatırlatır. Bu dirilişin, vuslatların en büyüğünün kapısı olduğunu beyinlerimize, ruhlarımıza kazırken, kâinatın tek sahibi olduğunu, her şeyin O’nu (cc) gösterdiğini ve O’nun kabza-i tasarrufunda olduğunu ilân eder.

Dipnot:

1- Onuncu Söz/Haşir Risalesi.

Okunma Sayısı: 3769
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı