"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dua etmek bir ihtiyaçtır!

Hesna Nur ERDOĞDU
18 Aralık 2016, Pazar
Duâ, “Allah’a yalvarma, birini çağırma, bir yere gönderme” mânâlarına gelir. Duâ, insan kalbinin Allah ile konuşması, O’nun nimet ve yardımını istemesidir. Duâ, âcizliğini ilân ederek kulun Rabbine yalvarmasıdır.

Allah’a ibadet etmek için yaratılmış olan insan kendini günah işlemekten her zaman koruyamaz. Bu açıdan her zaman Yaratan’ına yalvarmak, günahlarından tövbe ederek O’ndan bağışlanmasını istemek durumundadır.

Duâ, Müslümanın şahsiyetinin gelişmesini ve sağlam karakterli olmasını sağlayan bir ibadettir. “Ben öyle sağlam bir imana sahibim ki, Sen’den başka kimsenin önünde eğilmem. Sen benim Allah’ımsın, beni Sen yarattın” duâsını daha küçük yaştan itibaren kalb ve diliyle tekrarlayan Müslümanın karakterini sağlamlaştıran duâ, onun Allah’tan başkası huzurunda eğilmesine izin vermez. Duâ, kulun Allah nazarındaki değerini yükseltir.

Cenâb-ı Hak,  “Bana duâ ediniz, sizin için icabet edeyim. Şüphe yok o kimseler ki, Benim ibadetimden kibirlenirler, onlar yakında zeliller oldukları halde Cehenneme gireceklerdir”1 buyuruyor. Yüce Rabbimiz bizden her zaman duâ etmemizi istemiş, samimiyetle yalvardığımız takdirde kabul edeceğini bildirmiştir.

“Allah katında duâdan daha değerli bir şey yoktur” buyuran Hz. Peygamber (asm) Efendimiz de bunu vurgulamıştır. Allah’a yapılan duâ hiçbir zaman karşılıksız kalmayacaktır. Risale-i Nur Külliyatı’nda dikkatimizi çeken bir husus ise; mevzuların, yeri geldikçe soru-cevap şeklinde izah edilmesi, yeri geldikçe de icmalen yazılan bölümün mufassal olarak ele alınmasıdır. Nitekim Duâ mevzuuna da Bediüzzaman Hazretleri aynı tarzda yaklaşmış ve “Birçok defa duâ ediyoruz, kabul olmuyor. Halbuki âyet umumîdir, her duâya cevap var’ dersen, işte benim cevabım” sözleriyle mevzuu şöyle açıklamıştır:

“Cevap vermek ayrıdır, kabul etmek ayrıdır. Her duâ için cevap vermek var. Fakat kabul etmek, hem aynı matlubu vermek Cenâb-ı Hakk’ın hikmetine tabidir. Hasta bir çocuk, hekime seslenerek ‘bana bak’ der. Hekim: ‘Ne istersin, cevap ver’ der. Çocuk: ‘Şu ilâcı bana ver,’ der. Hekim, ya aynen çocuğun istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez.

İşte Cenâb-ı Hâkim-i Mutlak, her yerde  hazır ve nazır olduğu için abdin duâsına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini bu cevabıyla ünsiyete çevirir.

Kalitesi ve tekerrürüne göre ruh ve bedene tesir eden duânın, kudsiyet ve ahlâk duygusunu da aynı zamanda kuvvetlendirdiği bilinen bir gerçektir. Duânın meydana getirdiği huzur, tedavi için kuvvetli bir yardımcıdır. Duâ ve ibadet insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en büyük özelliktir. Duâ, rızkın genişlemesini, sağlığın artmasını, ömrün hareketli olmasını sağladığı gibi bazı felâketleri de önler.

Duâ üç kısma ayrılmaktadır:

1. İnsanın lisanıyla yaptığı kavli duâ.

2. Nebâtât, eşcârın, bilhassa bahar mevsiminde lisan-ı ihtiyaçla yaptıkları ihtiyaç duâları.

3. Tahavvül, tekemmül şe’ninde olan şeylerin, lisan-ı istidat ile hissedilen istidadî duâları her şey Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ettiği gibi lisanıyla, ihtiyacıyla, istidadıyla dahi Allah’a duâ eder diyen Bediüzzaman Said Nursî’nin duâsıyla yazımı noktalıyorum;

“Ya Rab! kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl...

Dipnot: 1- Mü’min Sûresi, 60.

Okunma Sayısı: 5279
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı