İstemem aşka bulanmamış, aşka boyanmamış şu fâni hayatı.
Seni söylemeyecekse bülbüller, Sen kokmayacaksa güller, Seni anlatmayacaksa kitaplar istemem; varsın olmasınlar gönül hanemin köşesinde. İstemem Seni hatırlatmayacaksa güzelliğini kıskanan mehtabı, istemem ruhuna ulaşmayacaksa sevda çığlıklarımı… Günümün güneşi, ömrümün baharı, ruhumun cennete kucak açan tarafı, kifayetsiz kalan kelimelerimin aşka bulanmış yegâne anlamı, sayıklayamayacaksa Seni bu dil varsın lâl olsun istemem. Her çarpışında “Sen Sen” diye atmayan kalbi, her gördüğünde Seni aramayan gözleri, her dokunduğunda yarattığın güzellikleri keşfetmeyen elleri, her işittiğini Senin kelimelerinle süslemeyen kulakları istemem.
Seninle dolmayan gündüzü, hasretinle ağıt yaktırmayan geceyi istemem. Ruhuma dokunmayacaksa ab-ı hayat aşkın, bu canı şu tende istemem. Varsın olmasın âciz bedenim fâni dünyanın şu garip sahnesinde ne çıkar! İstemem, mevcudiyetini ruhumda hissetmeyen benliği. Bir garip aşk öyküsüdür dönüp duran gönül ekranımda. Kime ne aktörü, yönetmeni, senaristi aynı olmuşsa…
Fatih değilim ki karadan gemiler yürütsem, Kanunî değilim ki aşk-ı derunla cihanı inletsem. Yunus değilim ki doğru odun sevdasıyla bütün eğrileri mühürlesem. Derviş değilim ki “hu hu” nidalarıyla halka-i zikri çeksem. Ne mecnun olmak düştü bahtıma, ne Leyla’da kaybolmak buldurdu beni bana. Ruhum her saniye Seni temaşa ederken san’atında, kimi umursar ki gönül aşk varken en yakınımda…
İstemem her damlasında “aşk” diye çağıldamayan çağlayanları, nehirleri, denizleri yahut okyanusları… İstemem her zerresinde gözleri semada elleri şükürde olmayan toprağı… İstemem Senden gayrısına sarılmış dostu, yâri, yâreni ve binler âdemi… Aynı rotada dönüp duran aşk gemimin dalgalanan sancağı, gönül evimi baştan başa donatmış huzur sarmaşığım, Sana çıkmayan yolu istemem, izi istemem, kaderi istemem… Sonu Sana kavuşmayan, sonu Senin rahmetinle aydınlanmayan ölümü istemem. Seni düşündürmeyen kabri istemem, Seni görmeyecekse gözlerim cenneti de istemem…
Köşkler, saraylar, hanlar, hamamlar her biri dünyanın geçici hevasına boyanmışlar. Aşk-ı İlâhî solusun ciğerim varsın barakasız geçsin günlerim… İstemem her açan çiçek kokunu taşımadıysa baharı; istemem her düşen yaprak aşkınla sararıp solmadıysa güzü; istemem her düşen damlada yahut kar tanesinde arza huzurunu indirmediyse kışı; istemem mutluluk şerbetini kana kana içip âşıkları ısıtmayan güneşi, yazı…
Seni istememişse arzularımın kaynağı, istemeyi de istemez kalbimin Sana ayarlanmış rotası…