"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu ne tahammülsüzlük!..

Hüseyin ÇETİNSOY
24 Haziran 2016, Cuma
Yıllar önceydi. Okullar tatil olmuş; yaz dönemine girilmişti. Bir meslektaşımla sohbet ediyorduk.

Sohbet arasında ilkokulda okuyan oğlundan bahsetti ve: “Okullar tatil olunca bizim çocuğun arkadaşlarından bir kısmı mahalle camiindeki yaz Kur’ân Kursuna gitmeye başlamışlar. Bizim çocuk da onlara özenmiş; arkadaşlarıyla camiye gitmek için izin istedi. Biz de gönderdik. Çocuk daha gittiği ilk gün cami görevlisi önceki günden ödev verdiği duâyı ezberden okumasını istemiş. Çocuk da şaşkınlıkla derdini anlatmaya çalışırken cami görevlisi suratına bir tokat akşetmiş. Çocuk çok üzüntülü eve geldi. Bir daha gitmedi.” dedi.

Bu olayı dinleyince çok üzüldüm. Eyvah dedim. Bir gencimizi daha kaybettik. Çünkü daha önce bazı tanınmış şahsiyetlerin hatıralarını okumuştum. Onlar çocukluklarında camide yaşadıkları bu tip menfi olaylar sebebiyle dinden soğuyup uzaklaştıklarını ifade etmişlerdi. Bir kez daha anladım ki dine hizmet bir gönül ve Allah rızası için fedakârlık işidir. Allah rızası hedef alınmadan yapılan işler verimsiz ve neticesiz oluyor. Bu arada Allah rızası ve hizmet aşkıyla bu görevi ifa eden ve yüzlerce talebe yetiştiren muhterem hoca ve din görevlilerimizi tenzih ederim.

Yine dün mahalle camiine teravih namazı için gittiğimde benzer bir olayla karşılaştım. Camide teravih namazı hatimle kılınıyordu. Bu sebeple ancak yarısını dolduracak kadar cemaat oluyordu. Ancak yarısı dolan son safta üç çocuk gördüm. Dokuz, on yaşlarında idiler. Hayret ettim ve sevindim. Akranları televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi nefsin hoşuna giden meşguliyetleri seçerken; onlar, üstelik velisiz olarak camiye gelmişlerdi. Yatsı namazının ilk sünnetini kılarken çocuklar; çocukluk neşesiyle biraz gürültülü namaz kıldılar. Farza başlarken çocukların yanındaki tahammülsüz yetişkinler müdahale ettiler ve çocukları hoyratça birbirinden ayırıp azarladılar. Farz bittiğinde çocuklardan birinin asık bir suratla diğer arkadaşlarına “haydi çıkalım” manasında göz işareti yaptığını gördüm. Ve çıkarken elinden tuttum. Yüzüne gülümseyerek “maşaallah” dedim. “Gel benimle beraber namazını kıl.” Yüzü birden aydınlandı. Sevindi. Dışarı çıkmadılar. Son sünneti beraberce en arkada kıldık. Çocuklar teravih başladığında yine haşlanmamak için safa girmek istemediler. “Amca burada kılalım.” dediler. Ben de onları ikna edip; sağ tarafıma alarak son safta teravihe başladım. Tabiî namaz uzun, çocuklar oyun çağında; bir müddet sonra yine kıpırdanmalar başladı. Hiç bozuntuya vermeden namaz aralarında gülümseyerek onların devam etmelerini sağlamaya çalışırken; tahammülsüz yetişkinler yine müdahale edip çocukları aralarına alıp ‘zaptu rapt’ ettiler. Daha ilk selâmda çocuklardan ikisi çıkıp gitti ve bir daha dönmediler. Yanımda kalan çocukla namazı tamamladık. Namazdan sonra onu takdir edip sevindirdim.

Ey muhterem yetişkinler; yahu siz çocuk olmadan birdenbire mi büyüdünüz? Bu ne tahammülsüzlük!.. Sizden sonra bu camileri kimler dolduracak? Bu çocuklarımızı biz hiç gayret sarf edip çaba göstermediğimiz halde Cenâb-ı Allah sevk-i İlâhî ile camiye getirmiş.

Bakın Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâm çocuklara nasıl şefkatli ve merhametli davranıyordu: Peygamberimiz (asm) mescitte namaz kıldırırken, cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu. Sahabilerin bu husustaki anlatımı şöyle: “Resulullah bize sabah namazını kıldırmıştı. Namazda iki kısa sûre okudu. 

Namaz bitince Ebû Said el-Hudrî sordu:

“Yâ Resûlallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız?..”

Peygamberimiz şöyle açıkladı: “Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim.” (bk. Nesai, Kıble, 35).

Hz. Peygamber engin bir tevazu içinde çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış, gördüğünde onlara selâm vermiş, hal hatırlarını sormuş, hasta olduklarında ziyaretlerine gitmiş, onların kusurlarını da hoş karşılamıştır.

O halde, bize ne oluyor ki, namaz kılmak için camiye gelmiş çocukları, ufak tefek yaramazlar yapıyorlar diye camiden kovuyoruz?

Okunma Sayısı: 2189
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şenyurt KEÇİLİ

    24.6.2016 15:11:59

    Selamünaleyküm, Çocuklara karşı yerinde bir davranış sergilemişsiniz. Tebrik ediyoruz. Ama; çocuklara tahammülsüz olan yetiş(kin)lere! tepki göstermemiş siniz. Onlara davranışlarının yanlış olduğunu söylemeli, çocuklara arka çıkmalıydınız. Selametle...

  • Garib Doğu

    24.6.2016 08:13:12

    Buna göre çocukları değil,büyükleri terbiye etmek lazımdır.Sorun büyüklerde.Çocuk,ismi üzerinde,mükellef olmayan insan demektir.Çocuktur,hata yapar.Önemli olan hata yaparken çocuğu kırmadan,ona bağırmadan,hatasını düzeltebilmek.En azından hatasını bir süre sineye çekip,sabretmek....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı