"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Farkında mısınız?

Hüseyin ÇETİNSOY
14 Şubat 2016, Pazar
“Biliyor musun? Dışarıda yağmur yağıyormuş” diye söylüyordu tezgâhtar yanındaki arkadaşının kulağına eğilerek… Sözlerine yağmuru görememenin hasreti ve üzüntüsünü de yükleyerek…

Çok katlı bir AVM binasında çalışıyorlardı. Binanın bütün duvarları dışarıya kapalı olduğundan yağmuru görme imkânları yoktu. Bir müşteri olarak o anda yanlarından geçerken duyduğum bu sözler yüreğime işledi. Kim bilir ne kadar zaman yağmuru görüp hissedememişlerdi? Kapalı mekânlarda gün boyu çalışmanın en kötü sonuçlarından biri bu olmalıydı. Ben dışarıdan o yağmurun içinden gelmiş, fakat onlar kadar yağmurun farkına varmamıştım. Nimet ve rahmeti umursamamanın utancıyla Rabbime verdiği nimetler için şükrettim.

Aslında büyük şehirlerin beton yapıları arasında yaşamak bizleri hayatın hakikî yüzünü görüp tefekkür etmekten alıkoyuyordu. Artık güneşin doğuşu, batışı; bulutların, ayın ve yıldızların gökyüzünde sergilediği muhteşem tablolar; kuşların seher vakti yaptıkları seranad (zikir ve teşbihleri); rüzgârın esişi; bitkilerin, hayvanların ve böceklerin bin bir çeşit güzellikleri ilgimizi çekmez olmuştu. Daha doğrusu günlük hayatın güya hızlanan akışı bütün bunları unutturup yerine mekanik, elektronik, cansız, duygusuz birtakım oyuncaklar ikame etmişti. Meselâ çevremizde olup bitenleri TV, bilgisayar ve akıllı telefonlar bildiriyordu. Havaya hiç bakmadan hava durumunu bunlardan öğreniyorduk. Bitkilerle irtibatımız evimizde birkaç saksıda tuttuğumuz çiçeklerden ya da bunların taklitlerinden ibaretti. Meyveler ve sebzeler ağaçların dallarında ya da bağ ve bostanlarda değil market veya manavların raflarında yahut pazarcıların tezgâhlarında idi. Hayvanları ya evlere hapsettiğimiz kedi, köpek, kuş ve balıklardan ibaret biliyorduk. Ya da televizyon haberlerine konu olan bir kuyuya düşmüş veya bir yerlere sıkışmış kedi, köpeklerin kurtarılma operasyonlarından veya her yıl Kurban Bayramlarında ‘vukuat’ çıkaran kurbanlıklar olarak görüyorduk. Dost, arkadaş ve akrabalarımızla irtibatımız sanal ortamlarda devam ediyor; komşularımızla irtibatımız selâmlaşmadan ileri gitmiyordu.

Oysa hayatımızın her anını değerli kılabilecek nice donanımlarla yaratılmıştık. En başta her şeyi sorgulayabilen incelikleri araştırıp sonuç üretebilen bir akıl ve şuur sahibi benliğimiz vardı. Bu benlik bize boşu boşuna verilmeyip düşünüp tefekkür edip kâinatı, kendimizi ve Yaratıcımızı tanımamız için verilmişti. Meselâ gözümüz hayatın bütün güzelliklerine müheyya ve lezzet alacak şekilde yaratılmıştı. Kulaklarımız en güzel sesleri işitip ilâhî nağmeleri zevk edecek vasıfta teşkil edilmişti. Dilimiz bütün nimetlerin tadını, açlığı oranında lezzeti kat kat alabilecek şaheserlikte yaratılmıştı. Fakat biz bütün bu duygu ve kabiliyetlerimizi şükre yönlendirmemenin umursamazlığı ve tembelliği içerisinde yaşamaya meylediyorduk. Bu da kabiliyetlerimizi köreltip çevremiz ve dolayısıyla Yaratıcımızla bağımızı zayıflatıyordu. Artık yaşadığımız hayatın farkında olmadan planlı robotlar gibi belli bir yeknesaklık içerisinde rutin işlerimize odaklanıyor günlerimizi bunların ifası için koşturarak geçirmek durumunda kalıyorduk.

Bu durumdan kurtulmanın bir çaresi olmalıydı. Yaşadığımız hayatın farkında olmalıydık. Çözüm kendimizi ve çevremizi sorgulamada, iç ve dış âlemimizi tefekkür edebilmemizde; bizlerin bu kabiliyetleri arttıran eserleri dikkatle okumamızda yatıyordu. Meselâ asrımızın mu’cizevî bir Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur eserleri tam da bu ihtiyacı karşılıyordu. 

Ne dersiniz, siz de benim gibi düşündüğünüzün farkında mısınız?

Okunma Sayısı: 1263
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı