"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktisatlı beslenme ve yumurta bahsi

Hüseyin ÇETİNSOY
10 Mayıs 2015, Pazar
Abbas Mehmed Kara, Barla nahiyesinde Bediüzzaman’a talebe olan muhterem zatlardan birisidir. Necmeddin Şahiner’in Son Şahitler isimli eserinde onun bir hatırasından şöyle bahsedilir:

“Bir akşam üzeriydi, namaz için Yukuşbaşı Mescidine gelmiş, ezanı bekliyorduk. Hocaefendi elinde bir odunla tavuğu kovuyordu. Tavuğu niçin kovduğunu sorduk. Tavuk oradan oraya kaçıyordu, fakat Üstad odunu atıyor, tavuğu dışarı atmak istiyordu. Biz arkadaşlarla bunun sebebini sorduk. Bize cevaben üç yumurta gösterdi. ‘Bu tavuk dün iki tane, bugün ise üç tane yumurtladı. Benim iktisat kaidemi bozuyor. Bu sebepten kovuyorum’ dedi.”

Abbas Mehmed Efendi, bu hatırayı anlatır ve peşinden hemen sorardı: “Ben üç yumurtayı gözümle gördüm, kitaba niçin iki yumurta yazdınız?” derdi.

Abbas Mehmed Amcanın bu sualine tatminkâr bir cevap veremezdik. Ancak “Üstad iki yazmış, Mektubat’a da iki geçmiş” diye mukabele ederdik. 

“On Altıncı Mektub”un, “Dördüncü Nokta”sında, dördüncü sual ve izahta bu yumurta bahsi şöyle ifade edilmektedir: “Şu üzerimdeki sakoyu yedi sene evvel, eski olarak almıştım. Beş senedir elbise, çamaşır, pabuç, çorap için, dört buçuk lira ile idare ettim. Bereket, iktisat ve rahmet-i İlâhiye bana kâfi geldi. İşte şu numuneler gibi çok şeyler var ve bereket-i İlâhiyenin çok cihetleri var. Bu köy halkı çoğunu bilirler. Fakat sakın bunları fahr için zikrediyorum zannetmeyiniz. Belki mecbur oldum. Hem benim için iyiliğe bir medar olduğunu düşünmeyiniz. Bu bereketler, ya yanıma gelen halis dostlarıma ihsandır veya hizmet-i Kur’âniyeye bir ikramdır veya iktisadın bereketli bir menfaatidir veyahut ‘Yâ Rahim, yâ Rahim’ ile zikreden ve yanımda bulunan dört kedinin rızıklarıdır ki, bereket suretinde gelir, ben de ondan istifade ederim. Evet, hazin mırmırlarını dikkatle dinlesen, ‘Yâ Rahim, yâ Rahim’ çektiklerini anlarsın.

“Kedi bahsi geldi, tavuğu hatıra getirdi. Bir tavuğum var. Şu kışta, yumurta makinesi gibi, pek az fasıla ile her gün rahmet hazinesinden bana bir yumurta getiriyordu. Hem bir gün iki yumurta getirdi, ben de hayrette kaldım. Dostlarımdan sordum: ‘Böyle olur mu?’ dedim. Dediler: ‘Belki bir ihsan-ı İlâhîdir.’ Hem şu tavuğun yazın çıkardığı küçük bir yavrusu vardı. Ramazan-ı şerifin başında yumurtaya başladı, tâ kırk gün devam etti. Hem küçük, hem kışta, hem Ramazan’da, bu mübarek hâli bir ikram-ı Rabbanî olduğuna, ne benim ve ne de bana hizmet edenlerin şüphemiz kalmadı. Hem ne vakit annesi kesti, hemen o başladı, beni yumurtasız bırakmadı.”

Bu hatıranın tesbitinden sonra, bu meseleye zihnimde bir nokta, bir istifham koymuştum. Üstadın himmetiyle, “Elbette bu mesele de günün birinde aydınlanır” diye düşünüyordum.

Yine Barla’da geçirdiğimiz bir tatil gününde, unutulmuş, terk edilmiş bir köşede, küçük bir kâğıt parçası elime geçmişti. Bu kâğıt parçası, Üstadın el yazısıyla tezyin edilmişti. Bu yumurta bahsini anlatıyordu.

Üstad kendi kalemiyle önce üç yumurta diye yazmış, yine kendisi üç kelimesini iptal edip üzerini çizip karalayarak iki yazmıştı. Üstadın el yazısı parçayı Abbas Mehmed Efendiye gösterdiğimiz zaman sevinçten uçmuş, “Ben size demedim mi? Hocaefendi bize kendi eliyle üç yumurtayı birden göstermişti.” demişti.”1

Bu hatıradan aldığımız ders “iktisat kaidesinin bozulmaması”dır. İktisad maksada uygun kullanım demektir. 

Bediüzzaman’ın tarifiyle: “Ahlâk-ı âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizâm-ı hikmet-i İlâhiyye’nin medarlarından olan iktisad ise, sefillik ve bahillik ve tamahkârlık ve hırsın bir halitası olan hısset ile hiç münasebeti yok. Yalnız, sureten bir benzeyiş var.”2 Demek ‘hısset’ denilen cimrilik ya da pintiliğin iktisatla sadece görünüşte bir benzerliği olabilir. Hakikatte maksada uygun davranmak yani yaratılış hikmetine uygun kullanmak, iktisattır. Yaratılış hikmetine uygun olarak kullanılmazsa yani kullanımın sonucu şükür olmazsa, bir nimet çok düşük bir miktarda kullanılmış olsa da, israf edilmiştir. Herhangi bir durumda, hikmeten miktar olarak fazlaca bir kullanım gerekmişse, bu dahi iktisattır, kanaattir.

Beslenme konusu da böyledir. ‘İktisatlı Beslenme’ yaratılış maksadına uygun olan beslenme demektir. Bu da ancak sünnete uygun tarzda olabilir.

Yaratıcı dünyayı bir nimet sofrası olarak düzenlemiştir. İnsan da bu sofranın kıymetli misafiridir. Ve üstelik halife-i arzdır. Teftişle vazifeli bir müfettiştir. Bu sofradaki envai çeşit nimetlerin lezzetini tadıp teftiş edecektir. Maksat lezzetleri yaratıcı adına değerlendirip memnuniyetini ifade ile şükretmektir.

Dipnotlar:

1- Son Şahitler 1.Cild s. 400.
2- On Dokuzuncu Lem’a s. 362.

Okunma Sayısı: 1545
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı