"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tanımak ve dinlemek

Hüseyin ÇETİNSOY
24 Nisan 2016, Pazar
Seni tanımak bizlerin kurtuluşu idi Ya Rasûlallah (asm)!

Fakat Seni (asm) nasıl tanıyacaktık?

Çünkü biz felâket ve helâket asrının çocuklarıydık. Seni (asm) bizlerden gizlemek için her yola başvurulmuş; her türlü tedbir alınmıştı.

Üstelik yalan yanlış bilgiler üretilerek mübarek ismin lekelenmeye çalışılmıştı.

Haşa; Sana (asm) ”çöl bedevisi”, Sana (asm) indirilen Kur’ân-ı Kerîm’e de, “gökten indiği sanılan kitap” diyerek  aşağılayıcı ifadelerle kendi aşağılıklarını ortaya koymuşlardı.

Güya kendileri, gökten geldiği sanılan haberlere inanmayarak, akla ve fenne dayanıyorlardı. Hâşâ “Arabın yavelerine” kulak asmıyorlardı.

Böylece genç nesillerin bir kısmı maalesef Seni (asm) tanıyamadılar Ya Rasûlallah (asm)!

Ya da yanlış bilgiye inanarak Seni (asm) araştırıp yeterince tanımaya çalışmadılar. Oysa “tanımak” bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak demekti. Sadece bilgi sahibi olmak tanımaya yetmiyordu. 

Hayat boşluk kabul etmiyordu. Siz hayatınızı doğru davranışlarla doldurmadığınız zaman, yerini yanlış ve zararlı davranışlar dolduruyordu. Bir Müslüman bütün kemal sıfatları Cenâb-ı Allah’ın son elçisi olan Hazreti Muhammed Aleyhissalâtu Vesselâmdan görüp öğrenerek yaşamalıydı. Hazreti Peygamber’i (asm) tanımalı, dinlemeli ve hayatına rol model olarak örnek edinmeliydi.

Seni (asm) sevip örnek almayan; tanıyıp dinlemeyen Müslüman sıfatlı kimseler ise, ya hayatını nefsinin esiri olarak geçirip ebedî hayatını mahvedecek, ya da anarşist olup toplumu huzursuz edecek ve dehşetli zulümlere sebep olacaklardı. Memleketimizde halen yaşanan olaylar bu durumu açıkça ortaya koymakta idi.

Bu maddî ve mânevî yangını bir asır önceden keşfedip bütün ömrünü “Müslümanların imanını kurtarmaya” harcayan “asrımızın vazifelisi” Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur Külliyatı isimli eserlerinde; “Ey Muhammed deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olun, ta ki Allah’ta sizi sevsin.” (Âl-i İmran, 31) âyetinin hükmünce Seni (asm) muhteşem bir üslûpla tanıtıp sevdirecekti.

Meselâ Risalet-i Ahmediye olarak yazılan Ondokuzuncu Söz’de; “Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var: Birisi şu kitab-ı kâinattır. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşandır. Şimdi, şu ikinci burhan-ı nâtıkı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz” ifadesinde olduğu gibi.

Ve yine aynı eserde; “Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde, büyük bir hâkim, büyük bir himmetle, ancak daimî kaldırabilir. Hâlbuki bak: Bu zat, büyük ve çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıp, büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref edip, yerlerine öyle secâyâ-yı âliyeyi-ki dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak-vaz ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok harika icraatı yapıyor. İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer filozofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?”  diyerek Senin (asm) peygamberliğini sosyoloji ilminin kurallarını da nazara alarak ispat etmişti.

Sana düşman olan güç ve iktidar sahiplerinin rağmına, milyonlarca gencin imanının kurtulmasına vesile olan bu eserler ile Seni (asm) ve en büyük mu’cizen olan Kur’ân-ı Kerîm’i yeniden tanıdık Ya Rasûlallah (asm)!

Hatta ezanı ve Kur’ân-ı Kerîm’i de yasaklamalarına rağmen, bu eserlerle büyük kitap olan Kâinatı okumayı öğrenerek (okuma yazma bilmeden bile) Sana (asm) mağarada nazil olan “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak,1) âyetinin tezahürüne mazhar olduk. Çünkü artık kâinata “manayı ismiyle” değil “manayı harfiyle” bakıyorduk. Yani bütün mahlûkat Cenâb-ı Allah’ın bir âyeti olmuş; bizlere O’nu tanıttırıyordu.

Böylece bir asır daha geçti Ya Rasûlallah (asm). O zor günlerde ekilen Nur tohumları şimdi çiçekler olup açtılar. Tam da memleketi gülistana döndürecek iken hoyrat ellerin fitnelerine muhatap oldular. Elbette imtihan devam ediyor. Fakat biz ümitvarız Ya Rasûlallah (asm). Senin (asm) bildirmiş olduğun âhirzamanla ilgili müjdelerin de şüphesiz gerçekleşecektir.

Bediüzzaman Hazretlerinin Onuncu Söz Beşinci Surette Sana (asm) izafe ederek yaptığı duâya hepimiz bütün kalbimizle ‘âmin’ diyoruz Ya Rasûlallah (asm)…

“Bak, pek büyük bir nişanı taşıyan bir yâver-i ekrem bir nutuk okuyor. O şefkatli padişahından bir şeyler istiyor. Bütün ahali, ‘Evet, evet, biz de istiyoruz.’ diyorlar, onu tasdik ve teyid ediyorlar. Şimdi dinle; bu padişahın sevgilisi diyor ki:

Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin nümunelerin ve gölgelerin asıllarını, menbalarını göster. Ve bizi makarr-ı saltanatına celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme. Bizi huzuruna al. Bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zeval ve teb’îd ile tazib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu muti raiyetini başıboş bırakıp idam etme.”

Okunma Sayısı: 1196
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı