"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Affa mazhar olmanın yolu

Hüseyin GÜLTEKİN
18 Eylül 2017, Pazartesi
Bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günah, hata ve kusurlarımızdan kurtulup, temize çıkmanın bir tek çaresi vardır; o da tövbe ve istiğfarda bulunmaktır.

Günah ve hatalarımızı görüp, bir an önce onları terk etmektir. Pişmanlığımızı samimî bir yalvarış ve yakarışla Yüce Allah’a arz etmektir. Bu şekilde Peygamberimizin (asm); “Günahlarına tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir”  verdiği müjde ile günahlarımızdan tamamen temizlenmiş oluruz.

İşlediğimiz günah ve kusurlarımızın farkına varmamak veya onları önemsemeyip, küçük görmek gibi bir gaflet hali daha da büyük bir kusur halidir. Böyle bir hal ve tavır içinde, yalnız dil ile yapılacak tövbe ve istiğfarların Cenâb-ı Allah nezdinde kabule karin olması uzak bir ihtimaldir.   

Her konuda olduğu gibi bu konu ile ilgili çare ve reçeteyi de Üstad Bediüzzaman’dan öğrenelim: “Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar, affa müstahak olur.”

Bu meyanda Üstad Bediüzzaman’ın şu yalvarış ve yakarışı da bizim gibi günah ve kusurlarla alûde olanlar için örnek olmalıdır: “Eğer kemal-i rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip, rahmet etsen, zaten o Senin şanındır. Çünkü Erhamürrahimsin. Eğer kabul etmesen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mabud yoktur ki ona iltica edilsin.”

Her konuda olduğu gibi tövbe ve istiğfar ile ilgili takınılacak hal ve tavır hususunda da en doğru, en iyi örnekler başta peygamberler olmak üzere din büyükleridir. Onların günah ve kusurlara karşı sergiledikleri hal ve tavırlar, ikaz ve tavsiyeleridir.

Yine Peygamber Efendimiz’in (asm) “seyyidü’l istiğfar” diye tavsif ederek ümmetine bildirdiği duânın meali de şöyledir: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Beni Sen yarattın. Ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince, ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım. Yaptığım kötülüklerim ve işlediğim günahlarımın şerrinden Sana sığınırım. Bana lütfettiğin üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla Rabbim. Çünkü Senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz.”

Yine Hz. Nuh’un (as) türlü türlü musîbet ve belâlara düçar olan kavmine kurtuluşları için; “Rabbinize istiğfarda bulunun” buyurduğunu biliyoruz.

Kavmini terk edip, denize atılarak balığın yuttuğu Hz. Yunus’un da (as) bu tehlikeli durumdan kurtuluşun çaresi olarak; “Senden başka İlah yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendime zulmedenlerden oldum.” (Enbiya s: 87) diyerek ismet sıfatına sahip olduğu halde, hata ve kusurunu itiraf etmek suretiyle, affa müstehak olarak kurtuluşa erdi.

Demek oluyor ki Allah’a ortak koşmaktan başka günah ve kusurlarımız ne derece büyük, ne kadar çok olursa olsun yeter ki içten ve samimî bir niyetle Yüce Allahtan tövbe ve istiğfarda bulunduğumuzda inşallah affa müstehak oluruz.     

Okunma Sayısı: 4923
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı