"Düşman, meçhul olduğu zaman daha zararlı olur, kandırıcı olursa daha habis olur, aldatıcı olursa fesadı daha şedit olur, dahili olursa zararı daha azim olur. Çünkü dahili düşman kuvveti dağıtır, cesareti azaltır; harici düşman ise,bilakis asabiyeti(taraftarlık) şiddetlendirir, salabeti( metanet, manevi kuvvet) artırır. İşarat-ül İcaz s: 137"
Yukarıdaki ifadeler ta bir asır önceden Bediüzzaman'ın Türkiye'nin de içinde bulunduğu İslam aleminin içinde bulunduğu acı tabloyu gözler önüne seren isabetli,çarpıcı ve orjinal teşhis ve tespitler.
Meçhul olmayan, gizli olmayan harici düşman bir yönü ile birlik beraberliğe, sebat ve metanete sebep olduğundan böyle belli olan düşmana karşı mukavemet edip karşı koymak kolay oluyor. Ama düşman gizli ise ve iave olarak bir de sinsi, aldatıcı ve kandırıcı ise yapacağı yıkım ve tahribat çok daha dehşetli oluyor. Bu gibi çirkin,şeytanın işini de yüklenen düşman dahili olursa, yani bünyenin içinden olursa bunun vereceği zararın, yapacağı tahribatın hadd-ü hesabı olmaz.
İslam tarihi Bediüzzaman'ın yaptığı bu teshis ve tespitin sayısız acı tablolarıyla doludur. Geçmişten bu günümüze kadar alem-i İslamda yaşanan ve halen yaşanmakta olan iftirak ve ihtilaflarda,yaşanmış ve halen devam edegelen çekişme ve sürtüşmelerde, yapılan savaşlarda akıtılan kanlarda hep perde arkasındaki suret-i haktan görünen gizli, sinsi, aldatıcı dahili veya harici zındıka komitelerinin parmağı vardır.
Hz. Peygamber'e reva görülen azap ve işkencelerin arkasında, doğrudan onun hayatına kasteden çoğu olayların arka planında hep bazen dahili, bazen harici müşrik veya münafıkların sinsi projeleri vardır.
Hz. Ömer'in, Hz. Osman'ın, Hz. Ali'nin zahirde belli olan o katillerinin arkalarında da suret-i haktan görünen, hatta dost kılığında olan dahili veya harici senaristler vardı. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in feci akibetlerine sebep olan malüm piyonların arkasında da başka sinsi ellerin bulunduğu kesin.
Suriye'de, Mısır'da, Irak'da kısaca bütün alem-i İslamda yaşanan ayrılık ve gayrılıkların, yaşanmakta olan dahili sürtüşme ve savaşların perde arkasında da bazı Avrupa veya Amerika zalimlerinin veya Asya münafıklarının bulunduğunu unutmamak lazım.
Keza Türkiye'nin de içinde bulunduğu bütün İslam aleminde kan dökmeye eden eden PKK nın, PYD nin, İŞİD'in, Elkaidenin vs. hepsinin dahili veya harici,meçhul veya bedihi olan perde arkasındaki uluslar arası bazı ifsat komitelerinin birer maşası, birer piyonu olduklarını da göz ardı etmemek gerekir.
Reva gördükleri insanlık dışı muamelerle,uyguladıkları baskı ve ikencelerle Bediüzzaman'ın dünyasını zindanlara çeviren görünürdeki piyon ve maşaların perde gerisinde ucu dişarıda olan bazı zındıka komitelerinin bulunduğu kesin.Bu meyanda dost kılığındaki düşmanları da ferasetiyle tespit eden Bediüzzaman; "bu dostlarım içinde çok münafıklar var. Münafık kafirden çok eşeddir. Kafir Rus'un bana çektirmediklerini çektiriyorlar" beyanında bulunuyor.
Keza başta bizde yapılan askeri darbeler olmak üzere,bilhassa siyasi arenada yaşanan olaylarda, iktidar değişikliklerindeki tuhaf görüntülerde de perde arkasındaki rolleri unutulmamalı.
Son olarak şahit olduğumuz AKP iktidarının gerek ergenekon, balyoz davalarında,gerek cemaat ile olan kavgalarda, gerekse çözüm sürecindeki U dönüşlerinde "safmışız, aldatıldık, kandırıldık" diyerek, yüz seksen derece dönüşler yaparak,tezatlı ve tutarsız tavırlar içine girmesi de işin perde arkasında başka güç odaklarının parmaklarının bulunduğunu ele veriyor. Ve Bediüzzaman'ın; " Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz.. Biz müteharrik-i bizzat değiliz( kendiliğimizde hareket etmiyoruz); bilvasıta müteharrikiz(başkalarının iradesiyle hareket ediyoruz) enteresan tespini doğrulamış oluyor.