"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aldananlar ve aldatanlar

Hüseyin GÜLTEKİN
16 Nisan 2018, Pazartesi
“Bir olalım, birlik olalım, dost olalım, kardeş olalım...” Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Millet olarak özlemini duyduğumuz bu tatlı söze ne denir?

“Bir olalım, birlik olalım, dost olalım, kardeş olalım...” Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Millet olarak özlemini duyduğumuz bu tatlı söze ne denir?

Ama sonrasında; “Bize muhalif olan Türkiye’ye ihanet ediyor...” Kardeşliği de dostluğu da birlik ve beraberliği de tar-ü mar eden, demokrasilerde olmayan bir beyan. 

“İyi ki bu askerlerle herhangi bir harbe girmemişiz..” Yabana atılmayacak, ciddî ve oldukça ağır bir itham değil mi? Bu ciddî suç ve suçluları yargılayacak özel mahkemelerde yapılan yargılamalardan sonrasında bir çoğuna Yargıtayca da onaylanmış en ağır cezalar.. 

Aradan geçen uzunca bir zamandan sonra: “Aldanmışız. Askerlerimize kumpas kurulmuş. Bunların her birisi şanlı ordumuzun kahraman askerleridir...” Doğrusu oldukça maharetli ve keskin bir manevra. Öyle ya idareciler de yanılabilir! Haydi bakalım hepsi salıverilsin. Bu da yetmez hepsine yüklü miktarda tazminat ödemeleri. Ne ise çıkan milletin cebinden çıkıyor, ama vatan millet sağolsun!

“Birlik beraberliğimizin, kardeşliğimizin, huzurumuzun bozulmasına asla müsaade etmeyiz..” Tam da yerinde ve doğru bir tavır.

“Referandumda ‘hayır’ diyenler Kandil ile, İmralı ile beraber çalışanlardır.” Her fırsatta kardeşlikten, birlik beraberlikten dem vuranların referandumda sırf “hayır” tercihinde bulundular diye vatandaşların yaklaşık yarısını örgüt mensubu olmakla itham etmenin mantıklı bir izahı var mı?

“Bunlar ülkemizi dışarıda şerefle temsil eden gönüllü elçilerilerimizdir... Ne istediler de vermedik?” 

“Aldanmışız. Allah’ım ve milletimiz bizi afetsin. Bu şarlatanlar, PKK’dan daha tehlikeli. İnlerine girip, hepsini temizleyeceğiz.”

Taban tabana zıt bu beyan ve tavırların ve geri dönüşlerin mantıklı bir izahı varsa bizi de aydınlatsalar iyi olur.

“OHAL bizim de istemediğimiz bir durum... Olağan bir süreçten geçtiğimizi biliyorsunuz. Bu süreç normale döndüğünde en kısa zamanda OHAL’in kalkacağını umut ediyoruz.” Umutla yaşamak güzel birşey... Bekleyelim görelim, OHAL ne zaman kalkacak diye...

“OHAL’dan rahatsız olmayı anlamış değiliz. OHAL’den kim etkilenmiş; kim zarar görmüş? OHAL bu güne kadar hangi yatırımlara, hangi hizmetlere mani olmuş? Efendim niyetler başka. Görülüyor ki OHAL’den rahatsız olanlar terörün devam etmesini isteyen; teröristlerle beraber hareket edenlerdir!” Böylece demokrasinin değil; başta anarşi ve terör olmak üzere, ülkede sürüp giden bütün sıkıntı ve problemlerin sona ermesi için OHAL şart.

“Bu güne kadar ne aldattık; ne de aldandık...” Öyle mi?

Kendi itiraflarıyla aldatanların bazıları: “Esad, Obama, Trump, Netanyahu, Makron, İmralı, Barzani, Salih Müslim. Anlaşılan birileri birilerini aldatıyor; ama bedelini millet ödüyor.

Kısaca olup bitenler, Üstad Bediüzzaman’ın; “lisan-ı siyasette bazen lâfız mananın zıddıdır” tesbitini teyid ediyor.

Okunma Sayısı: 6126
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    16.4.2018 12:14:58

    Muhalif ve muarızlarına "hain, darbeci, terör yandaşı" (ve hatta 16 Nisan referandumunda olduğu gibi ehl-i küfür) muamelesi yapan, dost ve düşmanını sık sık değiştiren, dün iyi dediğini bugün kötüleyen, velhasıl her konuda dahilde ve hariçte, menfaati nasıl gerektiriyorsa ona göre zikzaklı bir politika izleyen bir iktidarın döneminde "aldatan-aldanan" olmaması mümkün mü? Ne yazık ki "aldatma-aldanma" durumu hız kesmeden devam etmektedir. Çünkü ortam müsait, kitleler de aldanmaya teşne. Yeni Asya ve emsalleri hariç, diğerleri aldatma işinde, algı operasyon ve toplu hipnoz faaliyetinde gönüllü asker mesabesinde. Zaten OHAL bu işler için en elverişli en kullanışlı araç. Onun için iktidar cenahı, AB "OHAL KALKSIN!" çağrısı yapsa da OHAL'i kaldırmamak için bin dereden su getirecektir. Dahilde ve hariçte hiç bir işimize yaramayan, sorunumuzu çözmeyen OHAL'de ısrarın sebebi, iktidarın kendi menfaati içindir. Aldanmayalım!

  • Gündüz Alp

    16.4.2018 11:40:12

    Sayın Gültekin, öncelikle şunu da kabul etmemiz icap eder ki; Sıdk'ın yani doğruluğun, dürüstlüğün, ihlasın, samimiyetin, şeffaflığın hâkim olmadığı siyasal ve toplumsal bir hayatta her daim bir aldatan bir de aldanan bulunacaktır. Hele bir de siyaset, menfi tarzda ve menfaat üzerine cereyan ediyorsa. Bizi şaşırtan husus ise, menfi ve menfaatçi siyasilerin bilinen eylem ve söylemlerinden ziyade, ellerinde Risale-i Nur gibi Kur'anî ve Nebevî düstur, kaide, prensip ve ölçüleri kapsayan bir eser varken, "ehliyet" ve "liyakati" görmezden gelerek sadece ve sadece "dindar iktidar" argümanıyla sair Nurcu kardeşlerin bu koroya dahil olmalarıdır. Amerika'yı yeniden keşfe gerek yoktur. Siyasal İslamcı iktidarın bugün söylediğini Bediüzzaman bir asır önce uhuvvet ve muhabbet, ittihat ve tesanüt olarak beyan etmiştir. Ziya Paşa'nın "Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde" dediği gibi, söylenenler icraatta var mı yok mu ona bakmak lazımdır.

  • demokrat

    16.4.2018 09:31:49

    işte bu....

  • Osman Yıldırım

    16.4.2018 07:39:46

    Hüseyin Hocam; Allah razı olsun çok güzel izah etmişsiniz,ancak günümüz şartlarında bu hususların izahı oldukça zor belkide imkansizdır. Zira tek bir şahsa ehl i din, hatta nurcu dediğimiz bazı guruplar taparcadına biat etmis o şahıs ne derse kabullenmis hatta onun dediklerini kabullenmeyi ibayet addetmişlerdir. Böylesi bir ortamda doğru ile yanlış hak ile batıl nasıl ayırdedilebilirki. Ama yinede hakkı sölemeye devam edelim. Zira "KAKKIN HATIRI ALİDIR HİÇ BİR HATIRA FEDA EDİLMEZ"

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı