Cemaat kandırmış, İmralı kandırmış; Salih Müslim kandırmış; Esat kandırmış; Obama kandırmış; Barzani kandırmış...
Ve bütün bunların ardından; “ben ne aldandım; ne de aldatıldım..”
Bu nasıl bir şey?...İşin perde arkasını çözebilene aşk olsun!..
Bir taktik mi yoksa gerçekten bir aldanma, bir aldatılma veya aldatma hali mi bilemiyoruz..
Hani bizim gibi sıradan olan her insan aldanabilir. Onlar bile bir aldanır iki aldanır... Ama üst üste defalarca aldanmaz.
Kaldı ki bütün yetkilere sahip ülkenin en tepedeki makamın sahibi bir zatın öyle defalarca aldanması, aldatılması mümkün mü dersiniz?
Gerçi aldanmayan bir Allah’tır. İnsanoğlu beşerdir; her an şaşması muhtemeldir. Ne kadar zeki de olsa, ülkenin idaresini tek başına elinde bulunduranların, her zaman, her kararında, her hükmünde isabet etmesi mümkün değildir. Yanılabilir, aldanabilir ve aldatılabilir.
Bunun için Bediüzzaman da işin bu yönünü dikkate almış olmalı ki; “riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyim” beyanında bulunarak devlet idaresindeki tek adam formülünün beraberinde getireceği sıkıntılara, risklere işaret etmiştir.
Bu meyanda Üstad Bediüzzaman’ın bu tesbitlerini dikkate almadığımızda her zaman için yanılmalar, aldanmalar olabilir.
Bu durumda gerçekten bir aldanma, aldatılma söz konusu ise bu demektir ki Cumhurbaşkanına karşı sorumluluk makamında olan Millî İstihbarat Teşkilâtı da aldatılmış veya aldatmış; Genel Kurmay ve diğer güvenlik birimleri de aldatılmış veya aldatmış hükümet de aldatılmş veya aldatmış; Cumhurbaşkanının danışmanları ve müşavirleri de aldatılmış veya aldatmış...
Bunların hiçbirisini aklımıza dahi getirmek istemiyoruz. Temenni edelim ki bunların hiçbirisi doğru olmasın İnşallah. Ama ardı arkası gelmeyen ülkenin yetkili makamından sudur eden bu yanılma, aldanma itiraflarını nereye koyacağız; nasıl yorumlayacağız?
Görünen o ki öyle de olsa böyle de olsa birileri birilerini fena halde yanıltıyor, aldatıyor. İtiraflardan anlaşıldığı gibi, uluslar arası bazı karanlık mahfiller gerçekten bizimkileri aldatıyorlar veya bizimkiler içeride ve dışarıda uyguladıkları yanlış politikalarının sonucunda meydana gelen maddî manevî tahribatlarının üzerini örtmek için, milletin tepkilerini önlemek niyetiyle; ”yanıldık, aldatıldık... Allah ve milletimiz bizi affetsin” diyerek mağdur rolünü oynuyorlar.
Ama olan ülkeye oluyor, millete oluyor. Çünkü yanılma ve aldanmaların ağır bedellerini bu millet ödüyor maalesef.