Direksiyonun başındaki araç sürücüsü bir hata veya ihmal neticesinde bir kaza yapsa ve bu kazada bazı can, mal kayıpları ve yaralanmalar olsa, sonra da sürücü dönüp; “bu kazayı ben yapmadım; katiyen benim herhangi bir ihmalim veya kusurum yok; bu kazaya başkaları sebep oldu; ben suçlu değilim” dese, böyle bir savunmanın, böyle bir iddianın bir inandırıcılığı olur mu?
Milletten yetki alarak tek başına ülkeyi idare etmekle vazifeli olan idarecilerimizin her ne sebeple olursa olsun söz verip de yapmadıkları veya yapamadıkları iş ve icraatlardan hiç söz etmeyip; millete fazladan bir iyilik, bir lütuf imiş gibi her fırsatta yaptıkları hizmetleri köpürterek nazarlara vermelerini sizce nasıl yorumlamalı?
On dört yıl önce çok düşük seviyedeki bir anarşi ve terör olaylarının ardından, geldiğimiz noktada yüzlerce cana mal olan ve ülkenin birlik ve beraberliğini ciddî manada tehdit eden durmak bilmeyen anarşi ve terör belâsı... Ekonomideki geriye gidiş ve tıkanıklıkla beraber, gelir dağılımındaki dengesizlik... Rüşvet ve yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkması... Toplumdaki gerginlik ve kutuplaşmaların artarak devam etmesi... Suç oranlarındaki artışların sonucunda hapishanelerdeki doluluk oranlarının tavan yapması... Artarak devam etmekte olan toplumdaki ahlâkî yozlaşmalar...
Şimdi millet olarak bedelini ödemeye devam ettiğimiz çözüm süreci boyunca sergilenen yanlış ve isabetsiz uygulamalar... Sırf Esad gitsin projeleri üzerinden Suriye’deki muhaliflere verilen destekler sonucunda karmaşık hale gelen, terör gruplarının cirit attığı bir arena ve oradan da ve bize sirayet eden anarşi ve terör belâsı. İsrail ile, Rusya ile, Irak ile “med-cezir” şeklindeki tezatlı tavır ve yaklaşımlar...
15 Temmuz kanlı darbesinin akabinde suçluları bulacağız diye işinden, aşından, eşinden edilen darbe ile alâkası olan veya olmayan sayıları yüzbinleri aşan mağdurlar.. Ve 14 yılın sonunda geldiğimiz nokta bir çok insanın birbirine şüphe ile baktığı, korkuların, tedirginliklerin, endişelerin yaşandığı, hak ve hukukların gözetilmediği OHAL ile idare edilen bir Türkiye.
Başbakan’ın işe başlar başlamaz; “bundan sonra düşmanlıkları azaltıp; dostlukları çoğaltacağız” oldukça yerinde ve hepimizin özlemini çektiğimiz böyle bir beyandan sonraki süreçte de maalesef gerek içeride, gerek dışarıda pek bir şeyin değişmediğini, her zaman olduğu gibi gerginliklerin, kutuplaşmaların, çekişmelerin artarak devam ettiğini gördük.
Evet, ister ihmal, ister basiretsizlik deyin şu ifade etmeye çalıştığımız başarızlıkların her birisi yalnız başına asla küçümsenmeyecek hata ve yanlışlar olmasına rağmen, bizi idare edenlerin değil, herhangi bir itirafta bulunmaları; bedelini ağır bir biçimde milletin ödemekte olduğu hemen bütün bu ve benzeri başarısızlıkları başarı diye takdim ederek nazarlara vermeleri ne ile izah edilir?
Yolcuları taşımakta olan araç kaza yapmış ise kabahat kimdedir? Elinde olmayan sebeplerden de olsa böyle bir durumda sürücünün yolculardan veya yolcuların yakınlarından hiç değilse bir özür dilemesi gerekmez mi?