Diğer bir âyet-i kerimede de; “öyle musîbetlerden çekininiz ki geldiği zaman yalnız zalimlere değil; masumlara da dokunur”2 buyuran yüce Allah böyle musîbet-i ammelerin bütün insanlara dokunacağını; velâkin zalimler cezalarını, masumlar da ahirette mükâfatlarını göreceklerini haber veriyor.  

Yine bu meyanda Üstad Bediüzzaman da, “ekseri insanların işledikleri hata ve kusurlar musîbet-i ammeye sebebiyet verir” tesbitinde bulunuyor. Demek oluyor ki belirli şahıs veya şahıslardan öteye ülkeleri ve o ülkede yaşayan bütün insanlara yönelik olarak gelen musîbetler, belâlar ve felâketler, oradaki ekseri insanların bilerek veya bilmeyerek işledikleri hata ve kusurları sonucunda vukuu buluyor.

 Yine işlenen cinayetlere, yapılan zulüm ve haksızlıklara ekseri insanların ya iltihaken veya iltizamen taraftar olmaları da belâ ve musîbetlerin gelmelerine sebebiyet vereceğini haber veriyor Üstad Bediüzzaman. Demek ki elinde gücü bulunduran bazı şerir insanların işledikleri haksızlıklara, zulümlere, cinayetlere ekseri insanların seyirci kalmaları, taraftar olmaları da o topraklarda yaşayan bütün insanlara yönelik belâ ve felâketlerin gelmesine sebep oluyor.

Yine Üstad Bediüzzaman Risale-i Nur’un müteaddit yerlerinde, “Risale-i Nur’a veya talebelerine ilişildiği zaman, belâ ve musîbetler gelir” buyuruyor. Nurlara hücum ve saldırıların şekline ve şiddetine göre gelecek olan musîbet ve belâların şiddeti, şekli de değişebileceğini; hatta bazen musîbet-i ammeye inkilâp edip, arzî veya semavî musîbet ve felâketlere sebep olabileceği gibi, hatta bazı harp belâlarına sebep olabileceğini de haber veriyor Üstad Bediüzzaman. 

Ayrıca Bediüzzaman; “zaaf-ı imandan neş’et eden tuğyanlar musîbet-i ammeye sebebiyet verir” tesbitlerini nazarlara vermek suretiyle, taklidi iman ve inançların bir sonucu olarak insanların serbestçe günah-ı kebireleri işleyerek, bazı sapkınlıklara yönelmeleri de bütün insanlara yönelik musîbet-i ammelerin gelmesine sebep olabileceğini söylüyor Bediüzzaman.

Her şeye rağmen bize düşen Yüce Allah’ın; “bazen hoşlanmadığınız şey hakkınızda hayırlı olabilir” sırr-ı İlâhisini ve Üstad Bediüzzaman’ın; “bazen saadetten felâket; felâketten de saadet doğabilir” ve “beşer zulmeder; kader adalet eder” tesbitleri çerçevesinde musîbet ve  belâların gelmemesi ve yaşanmakta olan musîbet ve şerlerin def’i için kendimize çeki düzen verip, duâ ve niyazda bulunmalıyız.

Dipnotlar: 1- Hud Sûresi, 113. 2- Enfal Sûresi, 25.

Konuyla ilgili makaleler:

Musibetler İlâhî birer ihtar ve ikazdır

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/musibetler-ilahi-birer-ihtar-ve-ikazdir_352175