"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çekişmeleri bir kenara koymak

Hüseyin GÜLTEKİN
11 Mart 2019, Pazartesi
Uzunca bir zamandır alkol, uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıkların ilkokul çağındaki çocuklara kadar sirayet etmesi ve bu sebeple hemen her gün işlenen cinayetler de gösteriyor ki gidişat hayra alâmet değil.

“Kimse bizden tinerci bir gençlik yetiştirmesini beklemesin.. Elbette dindar bir nesil yetiştireceğiz” gibi kulağa hoş  gelen beyanlarının üzerinden seneler geçtiği halde maalesef değişen bir şey yok.

Aynı topraklarda yaşayan insanların bile birbirilerine şüphe ve endişe ile baktıkları; dost, akraba ve akranların bile bir araya gelip sohbet ve muhabbetlerde bulunmaktan çekindikleri de hoş olmayan bir tablo. Aynı ülke insanlarının aralarında bir türlü sonlandırılmayan çekişme sürtüşmelerin, gerginlik ve kutuplaşmaların devam ediyor olması hepimizi üzen bir başka durum.

Aynı Allah’a, aynı kitaba, aynı peygambere inanan mü’minlerin sırf farklı siyasî görüşlere sahip oldukları için birbirilerine olmadık isnat ve iftiralarda bulunmaları ne ile izah edilir. Bilinmelidir ki böyle dahili çekişmeler birlik ve beraberliğimizi tehdit eden harici güç odaklarına yarıyor. 

Birbirimizle uğraşıp, olmadık isnat ve ithamlarda bulunmak yerine hep beraber başta gençlerimiz olmak üzere manevî alanda yaşanan erozyonlara kafa yoralım diyorum. İlkokul çağındaki çocuklarımıza kadar sirayet eden alkol ve uyuşturucular. Ailevî kavgalar ve tavan yapan boşanmalar. Ar damarlarını çatlatan müstehcenlikler...

Dindar kimlikli bir iktidar döneminde hepimizin içini kanatan bu tablonun verdiği mesajı okuyup, gerekli dersi çıkaramıyorsak vay halimize! Sınır tanımayan müstehcenliklere ne demeli? Artarak devam etmekte olan yolsuzluklar hangi anlama geliyor? Hukuksuz, keyfi tutuklamaları nasıl yorumlamalı?

Ve bu hataları görerek “Eğer dindarlık buysa bize de lâzım değil” diyerek sefahate yönelenlere maalesef şahit oluyoruz.

Ve yapılan araştırmalara göre son on yılda yüzde 77 olan dindar kesimin yüzde 65’e gerilemiş olduğunu; “ateistim” diyenlerin sayılarının da üç katına çıktığını öğrenmiş oluyoruz ki tüyler ürpertici bir tablodur.

Bu gidişat nelere işaret ediyor sizce? Bize hangi mesajları veriyor acaba? Dinî değerlere yabancı olan bir iktidar değil; her fırsatta dindar olduklarını nazarlara vermeyi adet haline getiren bir iktidar döneminde bunlar oluyor. 

Olup bitenler bir elinde siyaset topuzunu tutan; diğer elinde Kur’ân’ı kendilerine siper eden ve bir arayış içinde olan bir çok müteahhirleri hayal kırıklıklarına uğratan siyasî kadrolar gerçekten dine hizmet mi ediyorlar? Yoksa farkına varmadan dinî değerlere perde mi oluyorlar?    

Okunma Sayısı: 1524
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    11.3.2019 12:16:12

    'Akıbetinden endişe etmeyenin akıbetinden endişe edilir' derler. Ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik verileri; hür, medeni ve demokrat dünyaya göre hayli gerilerden seyrediyor. Bunlar birer sonuçtur. Peki neyin sonucu? Allah'ın (cc) verdiği akıl ve hür irade ile Türkiye gemisinde bulunan, vergisini veren vatandaşlar olarak ahvalimizi hiç sorgulamayacak mıyız? "Neme lazım, başkası düşünsün" bizlere "istibdatın yadigarı" olduğuna göre acaba diktacı ve baskıcı sistem, vehim ve korkularımız kullanarak bizi düşünemez, sorgulayamaz hale mi getirdi? Zira şu hayra alamet olmayan vahim gidişat hakkında bu suskunluk da hayra alamet değildir. Küçük ve basit akıl yürütmelerle gerçekleri pekala görebilir, siyasal oyunları bozabilir, korkulardan kurtulabiliriz. Yoksa hem bedenimize hem idraklerimize giydirilmek istenen deli gömleklerinden kısa vadede kurtulmak öyle kolay olmayacaktır. "Kem âlat ile kemalât olmaz!" demişler.

  • Gündüz Alp-2

    11.3.2019 12:01:10

    "Korku" ile safları sıklaştırmak, iktidarı pekiştirmek ve kitleleri ajite etmekte beis görmeyen menfi siyasetin son versiyon söylemini dün basından okuduk: Bir şehirde iktidar partisinin başkanı, Millet İttifakını oylarıyla destekleyecek seçmenleri kastederek, "Bu sokaklarda, mahallelerde gezme şansı olmayacak" diyor.(Basın, 10.3) Beka sorunu olacaksa işte bu milletle beraber ülkeyi kendi tapulu mülkü zanneden bu absürt görüş, siyasal zihniyet ve yönetim anlayışı yüzünden olur. Halkın yarısını diğer yarısına karşı düşman eden, kin, nefret ve öfke yüklü şu sözler gerçek anlamda hürriyetçi demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir ülkede söylense söz sahibine hesap sorarlar(dı). Bu tür suistimal ve istismarlar o kadar sıradanlaştı ki. İsraf için "çerez parası bile değil" diyerek hafife alan siyasal zihniyet ve yönetim anlayışından çok şey beklememek lazım. Mülkün temeli adalet, toplumun temeli ailedir. Her iki mülkün temellerinde ise durum ne âlemde, hiç merak ediyor muyuz?

  • Gündüz Alp

    11.3.2019 11:42:27

    Sayın Gültekin, Yeni Asya'nın ve değerli kalemlerinin onca manşet, haber ve uyarıcı yazısına rağmen, dinin ve dindarın alet olarak kullanılması ısrarla ve inatla devam ettiriliyor. Menfi ve menfaatçi siyaset öyle tezat ve paradoks üzerinde gidiyor ki insana "Yok artık, daha neler!" dedirtiyor. Mesela, bir yandan iktidar cenahı "beka" sorunu var diyor, öte yandan ülkenin toplumsal anlamda birlik, beraberlik, barış ve huzurunu bozucu, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı söylemlerine hem de dozunu arttırarak devam ediyor. Öyle ya, madem beka sorunu var, toplumu ayrıştırmak ne demek? Gerçekle alakası olmayan, kendileri iktidarda kalmazsa Din ü Devletin elden gideceği korkusunu pompalayarak, "beka" sorununu da bununla ilişkili göstererek yerel seçimden galip çıkmak istemektedirler. Değer mi? Üç gün daha fazla saltanat sürmek, üç koltuk daha fazla kazanmak ya da üç başkanlık fazla almak....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı