"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatleri hedef tahtasına koymak kimin işine yarar?

Hüseyin GÜLTEKİN
26 Kasım 2018, Pazartesi
Bir zamanlar cemaatleri kastederek; “biz var olduğumuz için siz varsınız..” yani varlığınız ve himayemiz altında varlıklarını sürdürüyorlar anlamında sözler sarfeden şimdi cemaatleri toptan hedef tahtasına koyarak itibarsızlaştırmakla kalmayıp, varlıklarına son verdirmek için üretilen proje ve senaryolar hangi anlama geliyor acaba?

15 Temmuz meş’um kalkışmasının ağır bedelini suçlu suçsuz ayırımı yapmadan malûm cemaatin hepsine mal ederek, on binlerce masumun mağduriyetleri yetmiyormuş gibi; o cemaatle hesaplaşma adına bütün cemaatleri potansiyel tehlike sınıfına koyarak, peşinen sanık sandalyasına oturtulması, ne iktidarın ne de ülkenin ve milletin hayrına değildir.

Hem içeride hem de dışarıda ülkenin saymakla bitiremeyeceğimiz kadar acilen çözüm bekleyen problemleri varken, bunları görmezden gelip, sanki bu kaosları, bu sıkıntıları cemaatler meydana getirmiş gibi, onları hedef tahtasına koyarak sorguya çekmek, iyi niyetli iktidarların değil; ancak perde arkasındaki bazı karanlık, şer odaklarının gizli, sinsi oyunları olabilir.

Asla iktidarın ve ülkenin faydasına olmayan bu senaryolar, bu projeler açıkça; “bütün cemaatlerin kökünü kazıyacağız” tehditlerinde bulunan zatın  sinsi oyunları ve tuzakları olmasın. Bu noktada iş başındaki iktidarı temkinli ve dikkatli olmaya dâvet ediyoruz.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Cemaatler bu iktidar sayesinde değil; yüzyıllardır var olan, din-i mübine hizmet etmek suretiyle ülkenin asayiş ve emniyetine, huzur ve sükûnuna önemli katkılarda bulunan  yapılardır. Tabiin zamanından bu yana var olan ve o günden bu güne kadar manevî alanda, insanların bilhassa çocukların ve gençlerin ailelerine, vatanlarına, milletlerine faydalı birer fert olarak yetişmeleri hususunda önemli faaliyetlerde, hizmetlerde bulundukları hemen herkesin malûmudur.

Bu güne kadar ülke idarelerini ellerinde bulunduran idarecilerin çoğu bir taraftan daha ülkelerinin maddî alanındaki kalkınma ve ilerlemesiyle  meşgul olurken; ülkelerin huzur ve sükûnu, emniyet ve asayişi açısından önemli olan manevî hizmetlerin yerine getirilmesi hizmetlerin de çoğunlukla dine hizmeti gaye edinen cemaatlere havale ediyorlardı. Böyle davranmayıp, dinî değerlerin değerini görmezlikten gelip, dine hizmeti gaye edinen cemaatleri tehdit ve tehlike olarak gören cumhuriyetle beraber ülkenin idaresini elinde bulunduranlar,  bazı keyfi kanunları devreye sokarak, tekke, zaviye gibi dine hizmeti gaye edinen bütün yapıların kapılarına kilit vurarak varlıklarına son verdi. Bu zihniyetin devamı konumundaki tek parti dönemindeki hükümetler de çok partili dönem dediğimiz Demokrat Parti’nin iktidarlarına kadar dine hizmet eden cemaatlerle, guruplarla mücadele etmeye devam ettiler.   

Ne acı bir gerçektir ki bu defa hem de dindar diye bilinen bir iktidar döneminde malûm cemaat bahane edilerek aynı sinsi senaryolar ve projeler devreye sokulmaya çalışılıyor. Tedbir adı altında hayalî faraziyerle topyekûn bütün cemaatler potansiyel tehlike görülerek, hedef tahtasına koyuyorlar. 

Böyle bir davranış, ülkemizin var olan sıkıntılarına deva mı olur; yoksa içerideki ve dışarıdaki karanlık odakların, şer güçlerin işine mi yarar?

Okunma Sayısı: 3109
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    26.11.2018 10:40:34

    "Beka sorunu ve güvenlik" diye diye adım adım ülke tekçi sisteme getirildi. Acı da olsa söylemek gerekirse, dindar kitlelerin gelinen noktada ve ödenen (maddi-manevi) faturada payları vardır. Zira salt "dindarlık" argümanını iktidar olmak için kafi ve vafi gören, yanlışına bile "dindarlık" hatırına göz yuman, kulak tıkayan bu kitlelerin maruz kaldığı algı bombardımanı ve hipnoz operasyonu sonuç vermiş olup bu hal hala devam etmektedir. Uyanmaları bilmem ki nasıl ve ne zaman olacaktır? Eğitimde çakılan, maneviyatta sınıfta kalan, ekonomide kriz yaşayan, siyasal ve sosyal hayatta seviye/irtifa kaydeden bir ülke gerçeği varken, hiç bir şey olmamış gibi davranmak kime ne kazandırır? Gelinen noktada, iktidar için, yalnızca cemaatler değil topyekun muhalif ve muarızlar gruplar potansiyel tehlike olarak görülüyor. Ve iktidar tarafından sakıncalı görülen grupların dairesi gün geçtikçe genişletiliyor. Bu gidişatın mimarları kimlerdir, hedefleri nedir ve bununla nereye varılmak istenmektedir?

  • Gündüz Alp-2

    26.11.2018 10:12:26

    Henüz üzerindeki sis perdesi aralanmamış, şüphe ve tereddüt bulutları dağılmamış, ilk gün ve gecesi aydınlatılmamış, fail, azmettirici ve müsebbipleri ortaya çıkartılmamış 15 Temmuz kalkışmanın, evvelindeki ve sonrasındaki bütün vizr ü vebali bir cemaate ve mensuplarına yükleyerek, yüz binden ziyade insanı ailesiyle birlikte keyfi ve hukuksuz bir muameleye tabi tutarak mağdur etmek olsa olsa "proje" ile izah edilebilir. Zira akıl ve mantık başka türlüsünü kabul etmiyor. Bu projenin izini, "cemaat ve tarikatların kökü kazınacak" sözünden sürebilirsiniz. Öyle ya toplumsal bir karşılığı bulunmayan, marjinal bile olamayan bir siyasal fırkanın yetkilisi neye güvenerek bunu söyleyebiliyor? Acil çözüm bekleyen sorunların olduğu bir zaman ve zeminde, bin yıllık toplumsal gerçeği yok etmeye çalışmak hangi derdimize deva olacaktır. Ülke ekonomik krizden mi çıkmış olacak?

  • Gündüz Alp

    26.11.2018 09:54:02

    Sayın Gültekin, Kur'ani ve Nebevi çizgide hizmet veren cemaatler ülkenin sigortası, emniyet supapıdırlar. Aklı başında her bir dindar buna böyle inanır. "Cemaatlerin kökünü kazımak" projesi, resmi ideoloji libasını yeniden milletin bedenine giydirmek isteyenler ile "dindar iktidar" argümanıyla milleti sağdan kündeye getirmek isteyenlerin ittifakında kolayca hayata geçebilecek bir proje gibi görmektedirler. Peki gerçek olur mu? Bugüne kadar "hayır olamaz!" dediğimiz nice şeylerin bir bir olduğuna bakarak, "neden olmasın?" demek mümkündür. Çünkü; kendini din ve dindarlık ile özdeş gören ve gösteren, baştan beri dini siyasetine alet iktidarına basamak yapan siyasal İslamcılık ideolojisinin sahipleri olarak bilinen kadrolarla ülkenin 16 yıl içinde getirildiği nokta hepimizin malumu. Hele 16 Nisan halk oylamasından sonra girilen sürecin, gelecek adına hiç de iç açıcı ve memnuniyet verici olduğunu söylemek mümkün değildir.

  • Mustafa topak

    26.11.2018 01:48:59

    Evet yazınıza teşekkür ediyorum her kelimesine aynen katılıyorum bilhassa itibarsızlaştırma tabirinize 1000 sefer katılıyorum.Gerçi bu itibarsızlaştırmayı din düşmanı ve itikadı bozuk bazı televizyon hocaları yapıyor .Onların milletin evladı dini ne olacak diye bi kaygıları yok.Ama Hz.Allah dinini tamamlıyacaktır Allahın diniyle Mücadele eden Kaybeder

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı