Adama sormuşlar hangi takımı tutuyorsun? Cevap: “Şampiyon takımı.” Hangi partiye rey veriyorsun? “Ekmek partisine.” Geçmişte olduğu gibi günümüzde de çoğu insanımızın tercihleri üç aşağı beş yukarı böyle maalesef.
Hemen her dönemde toplumun kahir ekseriyeti tavrını güçlüden yana, menfaattan yana belirliyor. Haklıdan yana, doğrudan yana tercihte bulunanların sayısı çok az.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz yaşayamam” diyenlerin toplumdaki sayıları çok az maalesef.
Bedeli ağır da olsa, şantajlara, tehditlere aldırmadan haksıza karşı haklıdan tarafa tavır takınanların; zalime karşı, mazlûmdan masumdan yana duruş sergileyenlerin, adaletsizliklere karşı adaleti savunanların sayısı çok değil.
Maalesef çoğunluğun tercihi böyle olduğu için, müşteki olduğumuz sıkıntı ve promlemler bitmediği gibi, artararak devam ediyor. Bir yönü ile canımızı sıkan problemler, millet olarak yanlış teşhis ve tercihlerimizin sonuçlarıdır.
Güçlüden yana değil; haklıdan yana olsaydık; zalimin yanında değil; mazlûmdan yana tavrımızı koysaydık; haktan, hukuktan, adaletten tarafa bir tercihin içinde olsaydık şimdi keyfi uygulamalarla hepimizi rahatsız eden sıkıntı ve problemler yaşanır mıydı?
Seçim ile iş başına gelen meşrû iktidarları 12 Eylül 1980’de silâh zoru ile alaşağı eden, hak ve hukukları ayaklar altına alan, demokrasi gaspçılarına bu millet seyirci kalmakla yetinmeyip, arka çıkmasaydı Yeni Asya’nın yaptığı gibi zorba darbecilerden yana değil; mazlûm iktidardan yana, demokrasiden yana tavır koysaydı; bu gün halen tamiri yapılamayan darbecilerin yaptıkları yıkımlara meydan verilir miydi?
Darbecilere arka çıkarak onların hazırladıkları anayasalarına % 92 gibi yüksek bir oy oranıyla onay verenlerin ondan sonraki dö- nemlerde de hep hak ve hürriyetleri savunan gerçek demokrat siyasî kadrolara değil; her defasında hangi ideolojiden olursa olsun iktidara en yakın güçlü partilere destek vererek iktidara getirdiklerine şahit olduk.
Seksen darbesini yapan cuntacıların dönemi bitince, halkın çoğumluğu bir şekilde yıldızı parlattırılan merhum ANAP’a yönlendirildi. Özal’ın vefatından sonra halk merhum Erbakan’ın partisine yönlendirildi. 28 Şubat sürecinde Erbakan Hoca’nın partisi devre dışı bırakılınca bu defa bazı derin mahfillerin hünerleriyle Hoca’nın rahle-i tedrisindeki yol arkadaşları olan şimdiki iktidar mensuplarının önü açılmış oldu.
Cerbezenin gayr-ı meşrû veledi olan aldatıcı propagandalarla, yalan yanlış reklâmlarla, hamasi nutuklarla milletin kafasını karıştırıp insanları yönlendirme faaliyetleri olmasa Allah’ın izniyle bu millet ferasetiyle, basiretiyle kurnaz siyaset bezirgânlarına hiç de fırsat tanımaz.
Maalesef sinsi senaryolarla, gizli projelerle milletin gerçek tercihlerinin temsil yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yansıtılmadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Ama aldatıcı propagandalarla, yalan yanlış söz ve vaatlerle her defasında Anadolu insanının hür iradelerine, isabetli karar ve tercihlerine ilanihaye engel olunamayacağını; er veya geç halkın ferasetinin ve basiretinin sayesinde gerçek halk iradesinin meclise bir gün mutlaka yan- sıyacağını ümit ve temenni ediyoruz.