Türkiye tarihinde belki ilk defa devlet Risale-i Nur’a sahip çıkarak, onu muhafaza altına alıyor; gel gör ki bunu yapanlar tebrik edilmiyor, taktir edilmiyor efendim!..
Üstelik habire tenkit ediliyor; bu hayırlı işe sebep olanlar suçlanıyor! Yok efendim Risaleler umumun ortak malıymış; inhisar altına alınamazmış!.. İdeolojisi Kemalizm olan bir devlete itimat edilmezmiş!
Kardeşim bu ülkenin bir insanı olarak devletine güvenmeyip, kime güveneceksin? Sizi idare eden idarecilerinize itimat etmeyip de kime itimat edeceksin? Yahu sen adamların söylediklerine bak; niyetlerini niye merak ediyorsun? Başımıza idareci seçtiğimiz, o makamlardaki koskocaman adamlar yalan mı söylüyorlar?
Efendim bir de tutturmuşlar, Risaleler herkesin ortak malıdır; devlet bu işlere karışmasın, tekeline almasın!.. İyi de herkes bu eserlere sahip oluyor da devlet niye olmasın? Ayrıca Bediüzzaman’ın Risale-i Nur devletin inhisarına girmesin diye bir tavsiyesi, bir vasiyeti mi var? Öyle bir şey olsaydı Bediüzzaman’ın halen hayatta olan o mübarek talebeleri bu işe razı olup, bu hayırlı hizmete vesile olan devlet büyüklerimize teşekkür edip duâda bulunurlar mıydı?
Yok efendim devlet Risalelerin muhtevasını bozarmış; işine geldiği biçimde yanlış eklemeler veya çıkarmalar yaparmış!.. El-insaf adamların endişelerine bakın! Devlete karşı güvensizliğin, itimatsızlığın bu derecesine pes doğrusu!.. Devlet şimdiye kadar hangi şeyleri yanlış yapmış, hangi kitaplarda eklemeleri, çıkarmaları yapmış? Devletin de elbette kendine has kırmızı çizgileri var! Ülke ve milletin geleceği için, birlik beraberliği için elbette bazı tedbirleri almak gibi bir sorumluluğunun bulunduğunu bu insanlar ya bilmiyorlar veya bilmezlikten geliyorlar!
Şimdi de Risaleler basılıyor, ama eksik basılıyor; “hata- savab cetvelini, Emirdağı nı, Barla Lâhikasını” basmamışlar... Yahu altı bin sayfalık bir Külliyattan sırf bunlar basılmadı diye, ortalığı velveleye vermeye ne lüzum var? Elbette devlet büyüklerimizin bir bildikleri var dır!!! Sonra Risaleler Kur’ân âyetleri mi ki onlara hiç kimse dokunmasın! Varsa fazla veya eksik yerlerini düzeltmesin!. Dindar devlet büyüklerimiz her meselede olduğu gibi Risalelerde de ülkenin ve milletin faydasına olan bir noktasına dokunmadığı gibi; varsa zararlı kısımlarını da sansür değil; tashih edebilir ve etmeli de! Bunda niye kötü niyetler olsun ki?...
Şimdi bir de “put- pot” meselesini çıkardılar... Ne fark eder efendim? Ha “pot” olmuş, ha “put” olmuş! Bu defa da efendim pot kırmak bir nevi yanlış yapmak; yaptığına pişman olmak; başka bir ifade ile “baltayı taşa vurmak” anlamlarına geliyor; dolayısıyla Bediüzzaman bu anlamlara gelen “pot” kelimesini asla kullanmaz diyorlar. Görüyorsunuz değil mi bunlar mânâdan mâna çıkarıyorlar!.. Bunların niyeti başka kardeşim... İddia ettikleri gibi olsa dahi, Risalelerin sahibi Bediüzzaman’ın ilmini biz de kabul ediyoruz.. Velâkin her şeye rağmen Bediüzzaman da yanlış söz söylemez mi!.. Dili sürçmez mi; pardon demeyi gerektiren bir lâf etmez mi!? Beşerdir şaşabilir! Hele de oradaki muhatabı M. Kemal olunca!!!
Aylarca devlet Risaleleri basamaz diye söyleyip durdular.. Geç de olsa, bazı ufak tefek, basit çıkarmalar, eklemeler de olsa, Risalelerin basımı yapılmadı mı? Sonra kimlerin Risale basması doğrudan devletin işidir; bu konuda kimseye akıl soracak değil ya! Hükümet bu işi elbette kendisiyle uyumlu olan, tavsiye ve emirlere riayet eden, kanun ve nizamlara itaat eden yayınevlerine verecek!.. Bunda yadırganacak ne var?
Yoksa ben ironi mi yapıyorum?