"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Doğruları söylemeye devam

Hüseyin GÜLTEKİN
02 Nisan 2018, Pazartesi
Bazıları pastadan fazla pay almak için; bazıları hayal ettikleri makam mevkileri elde etmek için; kimileri göz diktikleri bazı ihaleleri alıp köşeyi dönmek için, kimisi de yağcılığı meslek edindikleri için siyasî partilere destek verirler.

Bizdeki siyasetin çarkları menfaat üzerine döndüğü için iktidara gelen siyasî kadrolar da hayallerindeki menfaatlere kavuşmak için kendilerine rey vererek destekte bulunanlara devletin imkânlarını sunmakta bir beis görmezler.

Menfaat karşılığında rey vererek destekte bulunan başta bazı medya grupları olmak üzere, önemli sermaye çevreleri, STK’lar bazı üniversiteler, hatta maalesef bazı dinî cemaatler artık iktidara getirdikleri siyasî kadroların kendilerine sundukları devlet imkânlarının hatırına, taraftar oldukları iktidarın değil hata ve yanlışlarını söylemek; açık seçik ülkenin zararına da olsa yanlış uygulamalarını bile topluma doğru olarak lanse etmeye çabalarlar. Doğru olan icraatları da fazladan bir lütuf, bir iyilik imiş gibi, köpürterek ilân ederler.

Bediüzzaman’ın hiçbir karşılık beklemeden, vatan, millet, Kur’ân adına iktidara gelmeleri için duâ ederek ve talebelerine de bu yönde tavsiyelerde bulunduğu Demokrat Parti’ye bile Ayasofya’yı ibadete açmalarını; Risale-i Nur’un serbestçe neşrini sağlamalarını,  “hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez” ferman-ı İlâhî çerçevesinde masumlara haksızlık edilmemesi hususunu göz önünde bulundurmalarını tavsiye ve ikazlarda bulunduğunu Emirdağ Lâhikası eserinden öğreniyoruz. 

Bu iktidar döneminde yapılan önemli hata ve kusurların başında her halde Üstadın siyasî partiler karşısında takındığı tavır ve tercihlerini dikkate almayıp göz ardı etmeleridir. Verilen desteklerle beraber, iktidarın yanlış uygulamalarına karşı gerekli uyarı, ikaz ve tavsiler yapılsaydı bu gün milletçe yaşadığımız birçok sıkıntı sona etmese bile asgariye inerdi. Böyle bir durum hem ülkenin, hem de iktidarın yararına olurdu.

Ama maalesef bu güne kadar böyle hakperestane bir duruş göremedik. Eğriye eğri; doğruya doğru diyebilen çok az sayıda sesleri duyduk. Tam tersine körü körüne, inadına iktidarın yanlış ve hatalı uygulamaları da çoğu zaman alkışlandı. Yağcılığı, yalakalığı meslek edinen ve menfaatperestlerin alkışları, tezahüratları hem ülkeye, hem de iktidara zarar verdi.   

Bediüzzaman’ı rehber ittihaz eden Yeni Asya siyasî ve içtimaî konularda da onun verdiği ölçü ve prensipler doğrultusunda bir tercih içinde olmaya gayret etti. İktidarlardan makam mevki veya herhangi bir maddî menfaat beklentisine girmeden, doğru uygulamalara destek verdi; yanlış iş ve icraatlar karşısında da ikaz ve uyarıda bulundu. Rey verdiği veya vermediği partiler karşısındaki tutum ve yaklaşımı hep böyle oldu Yeni Asya’nın. 

Bazı siyasî kadrolar, yağcılığı, yalakalığı meslek edinen çevreler, haklı olanın değil, sürekli güçlü olanın saflarında yer almayı adet haline getirenler Yeni Asya’nın bu merdane, taktire şayan tavır ve duruşundan rahatsız oldu.

Yeni Asya doğru bildiklerini söylemeye devam edecektir.   

Okunma Sayısı: 4385
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    2.4.2018 11:58:47

    Rahatsızlık veren ve şaşılacak durum esasında hak ve hakikat üzerinde olanların savrulması olmalıdır. Öyle bir savrulma ki, okudukları eserlere ve sözünü dinledikleri zata rağmen. Şu sürecin uzamasında ve ağırlaşmasında, toplumsal barış ve huzurun gecikmesinde; "eğriye eğri doğruya doğru" diyemeyen (kim olursa olsun) şahıs ve şahsı manevilerin büyük vebali vardır diye düşünüyorum. Hak ve hakikat, menfi ve menfaatçi particilik ve taraftarlığa kurban edildi. O kadar ki, zulme varan yanlış pek çok icraata bile bile ses çıkarmamak (menfaat karşılığı olmasa bile) ehl-i hak ve hakikate yaraşır bir tavır mıdır? Böylesi süreçlerde özellikle demokrat ve nurcu camianın bir fakı olmalıydı. Herkesin üç maymunu taklit ettiği bir zamanda bu kesim, Yeni Asya ve camiası gibi merdane "hak budur!" diyebilmeliydi. Demek için zararın kendilerine mi dokunması gerekiyor?

  • Gündüz Alp

    2.4.2018 11:34:06

    Sayın Gültekin, safların iyice belirgin hale geldiği şu antidemokratik süreçte, Yeni Asya ve kalemlerinin "eğriye eğri doğruya doğru" demesi bu camianın gerçek anlamda ehl-i hak ve hakikat olduğunu göstermiştir. Hakkın hatırını âli tutan bu hakperest tavrınız elbette bazı fanatik çevreleri rahatsız etmiş ve edecektir. Asıl rahatsız olunması gereken tavır ise, "hakperestlik" ve "hakkın hatırı âlidir" dersini kitlelere verdikleri halde bu derse muhalif ve muarız bir vaziyet alanlardır. Yazılarını beğenerek okuduğumuz bir Yeni Asya yazarı "Barla ruhuyla yeni dünyanın inşası" diyerek bizlere geleceğe dair ümitler verse de, o ruhun bir kısım temsilcileri, bu ruha taban tabana zıt bir yol izlemekle ümitlerimizi biraz da olsa kırmaktadır. Büsbütün ümitsiz değiliz. Gerçek biraz gecikir o kadar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı