"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dostların bir araya gelemediği bir Türkiye

Hüseyin GÜLTEKİN
15 Ekim 2018, Pazartesi
Dost, ahbap ve akrabalarla bir arada bulunduğum ortamlarda medar-ı niza olacak konulara hiç girmiyorum.

Hatta girenlere de mani olmaya çalışıyorum. 

Ta ki farklı görüşlerimizden dolayı dost ve akrabalar arasında olması gereken muhabbet ve kardeşlik bağları rencide olmasın. 

Bu samimî hassasiyetlerimize rağmen gelin görün ki aklını  siyasetin acımasız canavarına teslim eden, bazı agresif tipler var. Bu insanlar ne dostlukları, ne nesebi kardeşliği, ne de din kardeşliğini hesaba katmadan önüne gelenlere sataşmaktan çekinmezler.

İşte yine böyle bir ortamda partiye aşık birisi yine hiçbir münasebeti olmadığı halde mevcut iktidarın reklâmını yapmaya başlayınca, ben de böyle bir ortamla siyasî meselelerinin gündeme getirilmesinin doğru olmadığını dile getirdim. 

Siyasî dostumuz; ”memleket meselelerini konuşmaktan kimler neden rahatsız olsun ki? Dost ve akrabalar olarak hepimizin hem de dindar olan bu iktidarın yanında olmamız gerekmez mi?” gibi siyasî propagandalarına devam edince bir anda o zamana kadar devam etmekte olan sıcak sohbet; yerini gergin, soğuk bir ortama terk etti.             

Ben yine siyasî konuşmalar üzerinden ortamı gerginliklere, sürtüşmelere  sürekleyen ortamdan çekip çıkarmaya çalıştım. Arkadaşımızın her ne kadar ülke ve millet menfaatine deyip dile getirdiği meseleler netice itibarıyla bir partinin reklâmı ve propagandası olduğunu ifade ettim. 

Bu gibi konuşmaların siyasî olduğunu ve ister istemez dost ve akrabalar arasında olması gereken samimî münasebetlere zarar vereceğini anlatmaya çalıştım. Mü’minler arasındaki kardeşlik bağlarına da zarar verebileceğini göz önünde bulundurarak böyle medar-ı niza olan konuşmaları yapmanın hiçbir faydası olmamakla beraber bazı kırgınlıklara, incinmelere sebep olduğunu anlattım.

Yine Yüce Allah’ın; “Ancak mü’minler kardeştir” beyanlarını görmezlikten gelmenin yanlışlığını; ayrıca siyaset için birbirimizi sevip veya buğz etmenin şeytanî bir düstur olduğunu; mü’minlerin birbirilerini Allah için sevip, Allah için buğz etmelerinin gerekliliğini dile getirerek, hiç bir sebebin, hiçbir siyasî görüşün aramızdaki bu din kardeşliği bağını zedelememesi gerektiğini izah etmeye çalıştım.  

Ama maalesef nafile... Dost meclisinden bazıları konuşmalarımı dikkatle dinleyerek en azından sessiz kalmakla yetinirken, diğer bazıları yine; “İyi de Müslüman bir parti varken, diğer partilere rey vermek doğru mu?” gibi ezberlediklerini tekrar etmeye başladılar. Ben de “Kardeşim diğer partiler dediğiniz partiler mi? Yalnız sizin destek verdiğiniz parti mi Müslümanları temsil ediyor? Böyle yanlış görüş olabilir mi?” diyerek mecburen son noktayı koymuş oldum.

Evet bir taraftan her fırsatta birlik beraberlikten, kardeşlikten dem vururken, bir taraftan da kendilerinden olmayanları bir çırpıda düşman olarak ilân etmekten çekinmeyen idarecilerimiz... 

Ve bu bizi idare etmekte olan idarecilerimizin bu kabul edilemez tavırlarından kolayca etkilenen dini bir, Peygamberi bir, kitabı bir, vatanı bir, devleti bir olan insanların rahatlıkla bir araya gelip, sohbet edemedikleri bir Türkiye... 

Ve diğer taraftan maalesef ehl-i din mabeynindeki bu çatışmaları, bu gerginlikleri göremeyip, bu içler acısı gidişattan ittihad-ı İslâm beklentisi içinde olan nice safderunların bulunduğu bir Türkiye. 

Allah (cc) encamımızı hayreyleye...    

Okunma Sayısı: 2178
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    15.10.2018 11:33:44

    "Müslüman parti" söylemi bile İslâm'ın birleştirici özelliğine ve ruhuna taban tabana zıt bir söylem. Bu ülkenin öteki partileri gayr-ı müslimlere mi ait? Ve onlara oy verenler Müslüman değil mi? Ne kadar ötekileştirici, kışkırtıcı ve ayrıştırıcı söylem! Bununla toplumsal barış ve huzuru getirmek isteyenler, boşuna zahmet çekmiş olurlar. Bu söylem olsa olsa iftirak getirir, ittihat değil. Ve milli şairimizin dediği "Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez" (M.Akif) gerçeği ortaya çıkar. Partiyi ve particiliği İslam ve iman gerçeklerine tercih eden partizanlar, maalesef, bunu yapmakla dine hizmet ettiklerini zannediyorlarsa, yanılıyorlar. Mesela, iktidarın başında namaz kılanların oranı %40 iken bugün %14 seviyelerinde ise düşünmek gerekmez mi? Hem eğitimde istenen seviyede olmadığımızı CB ve maneviyatta sınıfta kaldığımızı eski bir iktidar partili söylemedi mi? O halde fanatiklik niye?

  • Gündüz Alp-2

    15.10.2018 11:13:25

    Hem "memleket meselesi" sırf siyasetten ibaret değil ki bütün himmet ve gayretimizi ona sarf edelim. Şu halimizle, gerçekçi olmak gerekirse, ne dahilde uhuvvet ve muhabbeti, ittihat ve tesanüdü ne de hariçte dünya barışını tesis edebilir. Kendisi "himmete muhtaç bir dede" pozisyonunda olan bir ülkenin başkasına/gayrıya himmeti olabilir mi? Menfi ve menfaatçi siyaset safderun kitleleri "dindar" argümanıyla öylesine avladı ve tavladı ki... Onlarca "bir"leri olan kitleleri birbirine adavet eder hale getirdiler. Artık aralarındaki rabıta siyasi taraftarlık. Ya bendensin ya değil. Ya sev ya terk et noktasına geldik. Ülkenin geleceği adına fevkalade tehlikeli bir ayrışma. Yaşım itibariyle 12 Eylül 80 darbesini ve peşinden gelen süreçleri yaşayan bir vatandaş olarak abartısız söyleyebilirim ki, hiç buna benzer bir dönem yaşamadık. Milleti, "dindar iktidar" eliyle "sağdan kündeye" getiren "aldatıcı" bir dönem. Uyku dönemi hâlâ devam etmektedir.

  • Gündüz Alp

    15.10.2018 10:59:50

    Sayın Gültekin, bahsini ettiğiniz vahamet arzeden -tedbir alınmazsa- geleceğimizi tehdit eden bu durumu sizin gibi bizler de aynen yaşıyoruz. Umreyi beraber yaptığımız bir öğretmen emeklisi abimizle ne vakit bir araya gelsek konu hep -maalesef- "siyaset" O kadar fanatik hale gelmişler ki, "partide fani olmuşlar" desem, abartmış olmam. Türkiye'nin ve İslam Dünyasının (onlar ümmetin diyorlar) bugünü ve yarını bu partinin ikbal ve istikbaline bağlı (imiş). Böyle olduğunu inanıyorlar. Demokrasi, hukuk, adalet, yaşanan mağduriyet onları çok fazla ilgilendirmiyor. Krizi zaten hiç kabul etmiyorlar. O dış güçlerin oyunu. "Memleket meselesi" dedikleri partilerinin ve o parti reisinin ilanihaye iktidarda kalmasıdır. Beka sorunu da yine iktidarın devamıyla ilgili bir mesele. İktidar varsa devlet, ülke ve milletin varlığı bunlarla kaim ve daim. Alabildiğine absürt bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Gidişat hayra alamet değil.

  • Adem Ademoğlu

    15.10.2018 09:44:19

    Maalesef durum bundan ibaret, yapılacak vazlaca bir şey de yok. Çünkü bu toplumumuza kurulan bir tuzaktır ve bu tuzağın bir ucu içeride bir ucuda dışarıdadır. Yapılan her yanlışa bir bahane uydurulup yanlıştan kurtulmaya mani olunmaktadır. Vu bunu yaparken de din ve dindarlık kullanılmaktadır. Dolayısıyle bu fasit daireden çıkılmamamaktadır.

  • ayhan

    15.10.2018 08:49:51

    Türkiye de Siyaset dedigimiz sey menfaat üzerine döner... yani siyasetin dini menfaattir... eğer siyaset adalet uzerine yürümüyorsa -ki yürümuyor- o zaman zulüm yasanir günümüzde ülkemizde oldugu gibi... üstadın deyimiyle zülme riza gösterene veya taraftan olana ates dokunur..... vesselam....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı