Dost, ahbap ve akrabalarla bir arada bulunduğum ortamlarda medar-ı niza olacak konulara hiç girmiyorum.
Hatta girenlere de mani olmaya çalışıyorum.
Ta ki farklı görüşlerimizden dolayı dost ve akrabalar arasında olması gereken muhabbet ve kardeşlik bağları rencide olmasın.
Bu samimî hassasiyetlerimize rağmen gelin görün ki aklını siyasetin acımasız canavarına teslim eden, bazı agresif tipler var. Bu insanlar ne dostlukları, ne nesebi kardeşliği, ne de din kardeşliğini hesaba katmadan önüne gelenlere sataşmaktan çekinmezler.
İşte yine böyle bir ortamda partiye aşık birisi yine hiçbir münasebeti olmadığı halde mevcut iktidarın reklâmını yapmaya başlayınca, ben de böyle bir ortamla siyasî meselelerinin gündeme getirilmesinin doğru olmadığını dile getirdim.
Siyasî dostumuz; ”memleket meselelerini konuşmaktan kimler neden rahatsız olsun ki? Dost ve akrabalar olarak hepimizin hem de dindar olan bu iktidarın yanında olmamız gerekmez mi?” gibi siyasî propagandalarına devam edince bir anda o zamana kadar devam etmekte olan sıcak sohbet; yerini gergin, soğuk bir ortama terk etti.
Ben yine siyasî konuşmalar üzerinden ortamı gerginliklere, sürtüşmelere sürekleyen ortamdan çekip çıkarmaya çalıştım. Arkadaşımızın her ne kadar ülke ve millet menfaatine deyip dile getirdiği meseleler netice itibarıyla bir partinin reklâmı ve propagandası olduğunu ifade ettim.
Bu gibi konuşmaların siyasî olduğunu ve ister istemez dost ve akrabalar arasında olması gereken samimî münasebetlere zarar vereceğini anlatmaya çalıştım. Mü’minler arasındaki kardeşlik bağlarına da zarar verebileceğini göz önünde bulundurarak böyle medar-ı niza olan konuşmaları yapmanın hiçbir faydası olmamakla beraber bazı kırgınlıklara, incinmelere sebep olduğunu anlattım.
Yine Yüce Allah’ın; “Ancak mü’minler kardeştir” beyanlarını görmezlikten gelmenin yanlışlığını; ayrıca siyaset için birbirimizi sevip veya buğz etmenin şeytanî bir düstur olduğunu; mü’minlerin birbirilerini Allah için sevip, Allah için buğz etmelerinin gerekliliğini dile getirerek, hiç bir sebebin, hiçbir siyasî görüşün aramızdaki bu din kardeşliği bağını zedelememesi gerektiğini izah etmeye çalıştım.
Ama maalesef nafile... Dost meclisinden bazıları konuşmalarımı dikkatle dinleyerek en azından sessiz kalmakla yetinirken, diğer bazıları yine; “İyi de Müslüman bir parti varken, diğer partilere rey vermek doğru mu?” gibi ezberlediklerini tekrar etmeye başladılar. Ben de “Kardeşim diğer partiler dediğiniz partiler mi? Yalnız sizin destek verdiğiniz parti mi Müslümanları temsil ediyor? Böyle yanlış görüş olabilir mi?” diyerek mecburen son noktayı koymuş oldum.
Evet bir taraftan her fırsatta birlik beraberlikten, kardeşlikten dem vururken, bir taraftan da kendilerinden olmayanları bir çırpıda düşman olarak ilân etmekten çekinmeyen idarecilerimiz...
Ve bu bizi idare etmekte olan idarecilerimizin bu kabul edilemez tavırlarından kolayca etkilenen dini bir, Peygamberi bir, kitabı bir, vatanı bir, devleti bir olan insanların rahatlıkla bir araya gelip, sohbet edemedikleri bir Türkiye...
Ve diğer taraftan maalesef ehl-i din mabeynindeki bu çatışmaları, bu gerginlikleri göremeyip, bu içler acısı gidişattan ittihad-ı İslâm beklentisi içinde olan nice safderunların bulunduğu bir Türkiye.
Allah (cc) encamımızı hayreyleye...