"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İhtilâflar kimlerin işine yarıyor?

Hüseyin GÜLTEKİN
26 Ocak 2015, Pazartesi
Aynı kudsî kaynaktan beslenen, aynı dâvânın mensupları olan Nur cemaatlerinin durup dururken birbirilerine sitem ve suçlamalarda bulunmaları, birbirlerine incitici, kırıcı söz ve beyanlarda bulunmaları elbette tesadüfi değil.

Perde arkasında karanlık bazı mahfillerin olduğu kesin. Meslekleri ehl-i dinin, bilhassa da Nur camiasının arasına nifak tohumlarını ekmek, fitne çıkarmak, onları karşı karşıya getirerek, birlik ve beraberliklerini, tesanütlerini bozarak hizmetlerine mani olmak olan ifsat komitelerinin yaşanmakta olan bu olaylarda da iş başında olduğu kesin.

Zındıka komitelerinin, şer güçlerinin işi, Nur hadimlerini hizmetlerinden alıkoymak için, onlara tuzak kurmak, onları birbirine düşürmek ise, hâdimlere düşen de, kurulan sinsi tuzaklara düşmemek için, her an uyanık olmak, her türlü dedikodulara, karalamalara, gıybetlere karşı gözlerini ve kulaklarını kapatarak hizmetlerine dört el ile sarılmaktır. Birbirlerine karşı ihlâs ve uhuvvet düsturlarını istimal ederek, Nur Talebelerinin şiarı olan hasletler çerçevesinde birbirlerine karşı muamelede bulunmaktır.

Daha da önemlisi; “ihtilâfa düşmeyin; yoksa cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz de elden gider. (Enfal: 46) İlâhî ikazını dikkate alarak, ihtilâf ve tefrikalara sebep olan camiadaki sitemlerin kırgınlıkların, incitici söz ve davranışların kimlerin işine yarayacağını akıldan çıkarmamak lâzım. Olması gereken kardeşlik bağlarının zedelenmemesi için, elden geldiğince her türlü çekişme, sürtüşme ve münakaşalardan şiddetle kaçınmanın elzem olduğunu da unutmamak gerek. Üstad’ın; “sakın sakın münakaşa etmeyiniz! Haklı olsun, haksız olsun, münakaşa yapan haksızdır” ikazını kulak ardı etmemek lâzım. Ayrıca bu meyanda Üstad’ın; “o çirkin sözleri kendime alıyorum” ve “bin haysiyetim olsa kardeşler mabeynindeki muhabbete ve ittihada feda ediyorum” feragat yüklü ifadelerinde muhabbet fedaisi olmayı şiar edinen hadimlerinin alacakları çok dersler olmalı. 

İhvanların değil birbirlerini kırıp dökmenin; değil birbirlerini tahkir edip, gücendirmenin, çok basit gibi görünen, küçük gibi bilinen sitem ve nazlanmaların dahi, omuzumuzda taşıdığımız ulvî dâvâmıza, yapmakla mükellef olduğumuz kutsî hizmetlerimizin geleceği açısından ne derece zararlı olduğunu, Üstad Hazretleri şu şekilde haber veriyor: “…Mabeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuvvet gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz. Madem ben size bütün kuvvetimle itimat edip bel bağlamışım ve sizin için değil yalnız istirahatimi ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeye karar verdiğimi bilirsiniz, belki görüyorsunuz. Hatta kasemle temin ederim ki sekiz gündür nurun iki rüknü zahiri birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hadisenin, bu sırada benim kalbime verdiği azap cihetiyle,

“Eyvah eyvah! El aman el aman! Ya Erhamürrahimin medet! Bizi muhafaza eyle, bizi cin ve insi şeytanların şerrinden kurtar; kardeşlerimin kalplerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar”. (Şuâlar s: 428)

Evet Üstad’ın “çok cüz’i, geçici ve küçük” olarak gördüğü  ihvanlar mabeynindeki sitem ve nazlanmalar karşısında “hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar” ifadelerindeki derin mânâ ile vermek istediği mesajın sırr-ı hikmetini de kendilerini Nur camiasının mensubu gören her ihvan idrak etmeli.   

Okunma Sayısı: 1587
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • SEZER

    26.1.2015 14:28:51

    Bizler ne zaman kendimizi Rabbimizin rızasına uygun yaşamaya yöneltik ise ne ihtilafa vaktimiz oldu ne de kimseyi kendimizden küçük gördük Ne zaman dünyaya meylettik ise enaniyetimiz tavan yaptı hakiki kardeşlerimizin ayıbını araştırır olduk halbuki işin aslının öyle olmadığını efendiler efendisi(s.a.v) bize bildiriyor Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. Evet madem iman çok önemli o zaman efendimizin (s.a.v) şu sözüne de bir bakalım "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız bu günlerde düştüğümüz FİTNE batağı imanımızı bile tehdit ediyor farkında değiliz. Evet FİTNE çıkartmak yaymak keyifli olabilir ama aklı olan VEHAMETİNE bakar ona göre başkalarını değil kendini tenkit eder

  • Rüstem Garzanlı

    26.1.2015 10:01:46

    "Biz mühabbet fedaileriyiz; hüsümete vaktimiz yok" diyen üstadımızın bu yol haritasını esas alabilseydik, her halde bugünkü tarafgirane hâllerin hiç birisi de olmazdı.Sayın hocamın bu yazısı inşallah bir dua mahiyetine geçer.

  • Garib Doğu

    26.1.2015 09:15:48

    Nur'un iki rüknü arasında,en ufak bir nazlanma ve sitem,Aziz Üstadımızın ruhunda,kalbinde,aklında meydana getirdiği feryad ve kopardığı fırtına, son derece düşündürücü.Bu hem Üstadı üzmüş, hem de ağlatmıştır.Acaba bugün içinde bulunduğumuz hal, O Aziz Üstadı kabrinde ne kadar mahzun ettiğini biliyor muyuz?Ve bunu tamir için bir çabamız var mı? Bir de Üstadımızın şu cümlesi fevkâlade önemli ve dikkat çekici;''Mabeynimizdeki hakiki ve uhrevi uhuvvet gücenmek ve tarafgirliği kaldırmaz''Aslında bu Akademik seviyede ele alınması ve araştırılaması gereken bir cümledir.Reçete ortada.Önemli olan kullanmaktır..Bu içtima-i rahatsızlıkları Risale-i Nur'un nurlu prensipleri ışığında mahirane işlediği için Hüseyin hocamı tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı