"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdatla kalıcı hâkimiyet kurmak mümkün değil

Hüseyin GÜLTEKİN
03 Ekim 2016, Pazartesi
Akıl ve kalplere doğruları kabul ettirerek ve kalıcı hale getirmek, ancak hür ortamlarda ve ikna ile olur.

Fıtratlara uygun, inandırıcı ve usûlüne uygun irşat ve tebliğlerle fikir ve düşünceler kabul ettirilebilir. Muhatabın seviyesine uygun ve korkutarak değil; sevdirerek, yumuşak ve okşayıcı ifade tarzlarıyla ancak fikir ve düşünceler makes bulur, neşv-ü nema bulur.

Gerçekler, fıtratların kabul edemeyeceği tahrik ve tahkir edici üslûp ve ifadelerle kabul ettirilemez. Küçültücü, itici söz ve ifadeler de bu meyanda muhatabı söylenenleri peşinen reddetme tavırları içine sevk eden sebeplerdir. Damarlara dokunucu, sert ve incitici, kırıcı söz ve beyanlar da fikir ve düşüncelerin kabulü noktasındaki en büyük engellerdir.

Tehditlerle, şantajlarla, gözdağılarla fikir ve düşüncelerin ilânihaye kabulünün adeta imkânsız olduğuna işaret eden Üstad Bediüzzaman; “evet kahr ve cebr ile zahiri bir hakimiyet, sathi bir tahakküm, kısa bir zamanda ibka edilebilir” (İşarat’ül İ’caz, s.164) tesbitinde bulunmuştur.

Görülüyor ki korkutmalarla, dayatmalarla, tehditlerle hatta hapis ve göz altılarla kısa ve geçici hakimiyetler sağlansa da bunun gibi hak ve hürriyetleri gasp edici, fıtratlara uygun olmayan istibdatlar ve tahakkümlerin ömürleri kısa oluyor. “Küfür devam eder; zulüm devam etmez” hakikatı da buna işaret ediyor.

Yine Bediüzzaman Hazretleri, İşarat’ül İ’caz eserinin 164. sayfasındaki; “Evet tehditlerle, korkularla, hilelerle efkâr-ı ammeyi başka bir mecraya çevirmek mümkün olur. Fakat tesiri cüz’idir, sathidir, muvakkat olur, muhakeme-i akliyeyi az bir zamanda kapatabilir” enteresan  orijinal ve harika tesbiti de geçmişten bu güne kadar yaşanan olaylarla bunun böyle olduğunu bize gösteriyor.

Üstad Bediüzzaman’ın tesbitiyle insanların yüzde seksen gibi kahir bir ekseriyetinin tahkik ehli olmayışı, yani olayların perde arkasında oynanan oyunları hesaba katmadan, zahire göre hüküm vermekle yetinmesi, aldatmalarla, abartılı propagandalarla efkâr-ı ammeyi etkileyerek toplumu yanlış mecralara sevk etmeyi meslek edinenlerin işini kolaylaştırıyor. Velâkin böyle insanların cüz’î ihtiyarını iptal ederek, basiretlerini bağlayarak ilânihaye meş’um ve sinsi ayak oyunlarıyla müstebitlerin başarı sağlayarak ayakta kalmaları mümkün olmuyor.

Tarih böyle cerbezelerle, hamâsi, duygulu nutuklarla milleti galeyana getirerek, yanlış yollara sevk etmek suretiyle, gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışan, suret-i haktan görünen, kurnaz, aldatmak ile iş gören nice müstebitlere sahne oldu. Ama bunların hemen hiçbirisinin gönüllerde taht kurarak, uzun süreli hüküm sürdüklerini tarih bize göstermiyor. İradelere ipotek koyarak, tehdit ve şantajlarla veya Üstadın tesbitleriyle “cerbezenin gayr-ı meşrû veledi olan propagandalarla “insanlar muvakkaten yanlış mecralara sevk edilse de ilânihaye insanların hür iradelerini, cüz’î ihtiyarlarını esaret altına alarak hüküm sürmek mümkün değil.     

Okunma Sayısı: 1937
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı