Çobanlık yapanlar çok iyi bilirler. Sürü içinde keçiler tek tek, ferdi yaşarlar. Koyunlar hep beraber, toplu halde hareket ederler.
Sıcaktan çok etkilendiklerinden olmalı ki ya bir kayanın veya bir ağacın gölgesinde birbirilerine sıkı sıkıya yanaşarak istirahat ederler. Onları böyle toplu halde iken birbirinden ayırmak çoğu zaman kolay olmaz. Yalnız bir kolay yolu var. Bir koyunu toplu haldeki koyunlardan ayıdınız mı diğerleri de onu takip ederek, tek sıra halinde yollarına devam ederler.
Yolun sonuna kadar bu koyun sürüsünden tek bir tanesi sırayı bozmadan sağa sola bakmadan, nereye gittiklerini görmeden hepsi başları önde bir şekilde öndeki koyunu takip ederler. Öyle ki öndeki koyun bazen önündeki uçurumu gördüğü halde, tehlikeyi fark etmeden uçurumdan aşağıya kendini atar. Çok gariptir arkadan gelen koyunların hepsi de kendilerine kılavuzluk eden arkadaşlarının canından olduğunu gördükleri halde onlar da tek tek uçurumdan aşağıya atlayarak telef olurlar.
Koyunların bu enteresan durumu çoğu zaman başka şekilde de cereyan eder. Öndeki koyun bazen bir nehirin veya gölün kenarına gelir; başına gelecekleri düşünmeden nehire ve göle dalar; onu takip eden diğer koyunlar da suya atlarlar ve bir çoğu boğularak canlarından olurlar maalesef.
Mübarek koyunun daha başka özellikleri de var. Keçinin rağmına bunlar itaatkâr, aldatılmaya müsait, uslu, yönlendirilmesi kolay olduğundan çobanları yormayan, fazla zahmet vermeyen hayvanlardır. Öyle ki kılavuzları olan arkadaşlarının uçuruma yuvarlandıklarını veya suda boğulduklarını gördükleri halde, sürünün hemen hepsi hiç düşünmeden, tereddüt etmeden aynı akibete kendilerini atarlar.
Bundandır ki toplumda da böyle koyun misali özelliklere sahip, aklını kullanamayan, her zaman bir kılavuzun arkasından gitmeyi alışkanlık haline getiren, “ağam bilir” anlayışıyla akıllarını başkalarının cebine koyma kolaylığına kaçıp, sorumluluk almayan; yolundaki tehlikeleri ve riskleri görebilme basiretinden mahrum, yönlendirilmesi ve aldatılması kolay olan, aklî muhakemesi olmayan, safderun, itimat ettiği şahısların her söylediklerini akıl süzgecinden geçirmeden olduğu gibi kabul ederek, biat etmeyi meslek edinen insanlara “koyun gibi insanlar” tabiri kullanılır.
Yine bu meyanda kalabalık psikolojisinden etkilenerek; toplumda var olan doğru ve yanlışları tefrik etmeden, herhangi bir ölçüye vurmadan, genel hava esintilerine kapılarak, olup biten haksızlıklara, hakaretlere, adaletsizliklere karşı gözünü, kulağını kapatarak” herkes ne diyorsa ben de aynısını diyorum. Herkes hangi tarafa koşuyorsa ben de o tarafa koşarım” gibi işin sonunu düşünmeden, deneme yanılma ile oradan oraya savrulmayı ülfet haline getiren, sonu uçurum da olsa, felâket de olsa ölüm de olsa bu teslimiyetçi huyundan vazgeçmeyen insanlara da toplumda her halde bunun için “koyun gibi insanlar” diye tavsif ediyorlar.