Her zaman, her dönem meşhurların şakşakçılığını yapan bir güruh var.
Konuşmacının neler söyleyeceğini dinlemeden ölçüsüz tezahürat yaparak onu coşturmayı meslek edinen bir kesim, dün olduğu gibi bu gün de var. Hatibin neler söylediğine, doğru mu yanlış mı söylediğine bakmadan habire slogan atarak hatibi coşturmaktan zevk alan bu tip insanların tezahüratlarına kendilerini kaptırmayan çok az sayıda ünlü şahsiyet bulunur. Şan şöhret müptelâsı olan çoğu nam yapmış şahsiyetler çoğu zaman bu yağcı şakşakçı güruhun gazlarına gelerek hamasi nutuklarla yanlış iş ve icraatlarını da kolayca millete yutturmaya devam ediyorlar.
Şakşakçıların çoğu samimî değiller. Ya hakperestlikten öteye tarafgirlik üzerinden destek verdikleri icranın başındaki yetkilileri alkışlarlar; veya göz diktikleri bazı maddî imkânları veya makam mevkileri elde etmek için; ya da sahip oldukları makamlara ilânihaye sahip olmak için kraldan fazla kralcı kesilerek tezahüratlarına devam ederler.
Tezahüratı, şakşakçılığı meslek edinenlerin başında toplumu yönlendirmede etkili olan başta bazı medya gurupları olmak üzere; bazı STK’lar, toplumda nam salmış her meslekten bazı şahsiyetler ve maalesef bazı dinî cemaatleri de bunlara dahil edebiliriz.
Bu saydıklarımız veya saymadıklarımız alkışçı kişi veya guruplar arasında ellerinde bir mihenk, bir ölçü olmadığı için, işin perde arkasını göremedikleri için, icranın başında bulunan idarecilerin her söylediklerinde bir hikmet olabilir zannıyla her söylediklerini, her yaptıklarının doğru olduğunu kabul ederek, samimane alkışlayarak tezahüratlarda bulunanlar olsa da, dalkavuklukta sınır tanımayan, yağcılığı meslek edinen çevrelerin kahir ekseriyeti alkış ve tezahüratlarında samimî olmadıkları kesin. Hemen her gün gazetelerinde attıkları yağcılık kokan manşetlerin; köşelerinde hep övgü ve medih dolu makaleleri yazan yazarların; hemen her gün her akşam televizyon ekranlarında icranın başında olanların gözüne girmek için bedihi hata ve kusurları dahi başarı diye millete takdim etmeye çabalayan kraldan öte kralcı rolündeki meddahların perde arkasındaki gaye ve niyetlerinin neler olduğunu bilenler bilse de, maalesef tahkik ehli olmayan çoğu insanımız bu oyunun farkında değil. Bunların çoğunun gayeleri ve niyetleri ele geçirdikleri makam ve mevkiler, maddî imkânları başkalarına kaptırmamak ve ilânihaye içinde bulundukları şatafatlı, debdebeli yaşantılarına devam edebilmektir.
Bu hep güçlü olanın yanında olmayı alışkanlık haline getiren, gayr-i samimî şakşakçılar, kraldan fazla kralcıları idarecilerimiz iyi teşhis edip; N. Fazılın dediği gibi; “Durun bakalım; daha bizim neler söyleyeceğimizi dinlemeden, bu tezahüratlarınız, bu alkışlarınız neyin nesi.. Çekilin bakalım çevremizden” diyebilseler, eminiz ki, oradan oraya savrulmaz, daha doğru işler yaparlar, daha az yanlış kararlar alırlar. Daha açık bir ifade ile ülkeye ve millete daha faydalı icraatlarda bulunurlar.