Bazı şeyler vardır ki iyi niyetler iyi neticeler vermediği gibi; istenmeyen kötü, çirkin olaylara dahi sebep olur.
Tamamen saf, tertemiz niyetler; bazen hiç de hesapta olmayan iğrenç, kirli neticeler verebilir. Dinin tavsiye ettiği ölçü ve prensipler kulak ardı edilip, iyi niyet saikiyle kendine has örf ve âdetler istikametindeki tutum ve davranışlarla hareket edildiğinde, tamiri mümkün olmayan utandırıcı, yüz kızartıcı dedikodulara sebebiyet verebilir.
Meselâ dinimizin; “Namahrem olan bir erkek ile bir kadın yalnız başına bir yerde kaldıklarında üçüncü kişi şeytandır” dikkat çeken uyarısı kulak ardı edilip, hangi bahane ile olursa olsun yalnız başlarına bir araya gelen karşı cinslerin nefis ve şeytanın tuzaklarına düşüp, gayr-ı meşrû hallere düşme ihtimali kuvvetlidir.
Bu noktada farkına varmadan çok iyi niyetlerle karşı cinsten birbirleriyle yakın akraba olmakla beraber, fakat namahrem olan kadın ve erkeklerin yalnız başına bir araya gelmeleridir ki, en fazla suistimallerin, en çok gayr-i meşrûlukların yaşandığı durumların bu gibi beraberliklerde vuku bulduğunu görüyoruz. Amca oğlu, dayı kızı, kardeş hanımı, kayın.. vs. gibi yakın akraba olmakla beraber namahrem sayıldığını bilmeden veya bildiği halde lâzım gelen karşılıklı vakar ve ciddiyetin ötesinde bir araya gelip, laubali tarzındaki sohbetler, gezip tozmaların da istenmeyen dedikodulara ve gayr-ı meşrû bazı ilişkilere sebep olacağını göz önünde bulundurmak lâzım.
Bu meyanda kadın-erkek, dost-ahbap toplantılarında, kapı komşu ziyaretlerinde, okul arkadaşlıklarında, öğretmen- öğrenci ilişkilerinde de dinin ısrarla tavsiye ettiği mahremiyetler göz önünde bulundurulmadığı için yine bilerek veya bilmeyerek hiç de hoş olmayan dedikoduların ve gayr-ı meşrûlukların yaşandığını maalesef görüyoruz.
Nadirattan da olsa böyle hoş olmayan suistimallerin dini hizmetlerde bulunan bazı kurum ve cemaatlerde de gündeme gelmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir ciddiyetin gösterilmesi gerekiyor her halde. “Şuyuu vukuundan daha beter” bir çirkin hal olan bu haberlerin gündeme gelmesi bile doğrusu ehl-i din olarak hepimizi derinden yaralıyor. Din kardeşliğini nesebi kardeşlikten tefrik etmeyen bazı samimî, fakat tahkik ehli olmayan ve kadın erkek münasebetlerinde olması gereken dinî ölçü ve ve prensipleri dikkate almayan bazı dinî cemaat kadın veya erkeklerin bu gibi hiç de hoş olmayan suistimallere sebep oldukları görülüyor. O halde din kardeşliğinin nesebi kardeşlikten ayrı bir bağ olduğunu ve buradaki kadın erkek münasebetlerinde dinin tavsiye ettiği emir ve tavsiyeler çerçevesinde olması gereken hassasiyetlerin korunarak mutlak surette mahremiyetlerin zedelenmemesi gerekir.
Bütün bu yanlış hal ve davranışlara ilâve olarak bir de dindarlar üzerinden dinî değerleri tahrif ve tahrip etmeyi meslek haline getiren bazı ifsat komitelerinin iftira ve karalamalarını da dikkate alıp ve bu çeşit yalan ve dedikoduları boşa çıkarmak için mahremiyet ile ilgili olması gereken hassasiyetleri korumanın ne kadar önemli ve elzem olduğu aşikârdır.
Hz. Aişe (ra) Validemize bazı müşriklerin yaptıkları iftiraları, Hz. Peygamberin (asm), Hz. Zeyneb’in tezevvücü üzerinden bazı münafıkların uydurdukları dedikoduları, Hz. Meryem’e yönelik yapılan alçakça yakıştırmaları, Hz. Yusuf’a Züleyha’nın tasallutunu ve Üstad Bediüzzaman’a yapılan çirkin iftira ve karalamaları düşündüğümüzde birer iffet ve namus timsali olan bütün ehl-i dine numune-i imtisal olan bu zevata yapılan bu iğrenç, çirkin iftira ve alçaklığı yapan müfterilerin hedefinde din düşmanlığının olduğu kesindir.
İşte geçmişten bugüne kadar ucu dışarıda olan bazı zındıka komitelerinin bazı din büyüklerinin üzerinden dinî değerlere yönelik kurdukları yalan ve iftiralara dayanan kurdukları sinsi plan ve tuzakları boşa çıkarmak için asrımızın iffet timsali Üstad Bediüzzaman, iman hizmet adına da olsa manevî hemşilerim, manevî evlâtlarım diye tavsif ettiği hanımlarla bir araya gelmekten hep imtina ederek, onlara Nur eserlerini okumalarını tavsiye etti. Nur hizmetlerinin her türlü şüphe ve dedikodulardan müberra bir şekilde devamı için talebelerine de bu konuda çok temkinli ve dikkatli olmalarını ve kendilerini rehber ittihaz etmeleri tavsiyelerinde bulundu Bediüzzaman Hazretleri.