Bu teşhisin ne derece isabetli olduğunu, onun bütün yaşantısındaki uygulamalarında aynen görüyoruz.

O hayatının baharında Risale-i Nurlarla tanıştıktan bu güne kadar, hemen hergün aynı şeylerle meşgul oldu. Hususî Risale, Kur’ân, Cevşen cemaatin naşir-i efkârı olan gazete ve dergileri okumak... Mensubu olduğu cemaatin toplu ders ve sohbetlerine bazen dinleyici, bazen de okuyucu olarak katılmak... Hizmetlerle ilgili verilen iş ve vazifeleri yapamak Vs.

Yaklaşık 45-50 seneden bu güne kadar hep aynı meşgalelerle vakit geçirdikten sonra Üstad’ın buyurduğu gibi, artık bu işler onun aklında, kalbinde, ruhunda silinmez izler bırakıyor, meleke haline geliyor; istese de bu alışkanlarından artık vazgeçemiyor.

Hatta gençliğinde Risale, Kur’ân, Cevşen, gazete okumalarında veya ders sohbetlerine katılımlarında bazı ihmalleri ve aksamaları olsa da, yaşı ilerledikçe bu kişinin bu çeşit ihmallerden, ataletlerden bir eser kalmadığı gibi, günlük okumalarında veya derslere katılımlarında daha bir titiz ve hassas davranmanın gayretine girdiğini görüyoruz.

Artık ilerlemiş yaşının beraberinde getirdiği iyice acz ve fakrının farkına varmanın ve ölümün keşif kollarının artık vücudunun her yerinde zuhuru ile ölümü ve dar-ı ahireti daha çok hatırlamanın sevkiyle olmalı ki, artık Risaleleri, Kur’ân’ı, Cevşen-i kebiri artık elinden düşürmüyor; daha çok okuyor; umumî dersleri hemen hemen hiç kaçırmıyor. Okumalar ve umumî ders sohbetleri ona adeta birer ilâç, birer can suyu etkisi yapıyor. Okudukça dostlarla bir araya gelip sohbetlere katıldıkça günlük yorgunluklardan, sıkıntı ve streslerden eser kalmıyor kendisinde. 

O artık günlük yaşantısını hususî okumalarına ve akşam yapılacak umumî derslere göre ayarlıyor, tanzim ediyor. Meselâ umumî derslerin olduğu akşamaları o ne herhangi bir ziyarete gider; ne de ziyaretçi kabul eder. Her gün artık meleke haline getirdiği okuma programına teheccütten hemen sonra başlıyor; günlük okumalarında hedeflediği sayfa sayısını mutlaka tutturmak için günlük programını ona göre tanzim ediyor. Böylece okuma işlerini tamamladıktan sonra varsa diğer dünyevî meşgalelerine zaman ayırıyor.

Hayatı boyunca artık mutad hale getirdiği nurlarla olan meşguliyetlerine çok ağır hastalıkların dışında başka hiçbir bahane aramadan, hiçbir maniye takılmadan devam ediyor. Bu düzenli programını aksatmamak için zamanını çok iyi tanzim etmenin farkında olan bu adam dünyadan tamamen el etek çekmiş de değil. Gerekli olan dost, akraba, hasta ziyaretlerini, düğün, taziye ziyaretlerini okuma programlarını aksatmamak üzere yerine getirmeye çalışıyor.

Artık meleke haline gelen bu hayırlı ve müsbet alışkanlıklarını aksatmadan devam ettirmek kolay olmasa da o günün her saatini, her dakikasını iyi ve doğru bir organize ile istediği sonucu alabiliyor o. Boş, faydasız, malayani meşgalelere o kesinlikle zaman ayırmıyor. Mevsimin en uzun gecelerinde veya gündüzlerinde hemen hemen onun boş zamanı yoktur. Yatma saatleri, kalkma saatleri, yemek saatleri, abdest namaz saatleri hep standarttır. Bu vakitlerin hemen hepsi günlük okuma programlarının aksatılmadan yerine getirilmesi şeklinde tanzim ediliyor.

Ne diyelim.. Cenâb-ı Hak böyle kısa ömür dakikalarını en iyi şekilde değerlendirmeyi herkese nasip eylesin.