Yeni Asya bu güne kadar beğenmese dahi hiç kimseyi siyasî görüşünden ve tercihinden dolayı kınamadı, hakarete varacak söz ve beyanlarda bulunmadı.
İftira ve karalamalarda hiç mi hiç bulunmadı. Çünkü Yeni Asya’nın üstlendiği ulvî dâvânın nezaheti bunu gerektiriyor.
Yeni Asya’nın bu taktire şayan tavrına karşılık öteden beri sırf siyasî tercihinden dolayı bazı çevrelerce hep terbiye sınırlarını aşan hakaretlere, hatta aslı astarı olmayan iftira ve karalamalara hedef oluyor maalesef.
Ardı arkası kesilmeyen bu saldırı ve karalamaların dozu ve şiddeti her seçim arefesinde ve sonrasında daha da çirkin bir hal alarak devam ediyor. Mevcut iktidarın başta adalet anlayışı olmak üzere, hak, hukuk, hürriyet ve demokrasinin kurallarını hiçe sayarak, KHK’larla on binlerce insanı hapishanelere doldurmasına alkış tutanlar, Yeni Asya’nın Millet İttifakı’na destek vermesini sorguluyorlar. Hakaret ve iftiralara varan ithamlarda bulunuyorlar.
İktidarın; “bize muhalefet eden Türkiye’ye ihanet ediyor...” anlayışıyla, kendilerinden olmayan, kendilerine biat etmeyen herkesi, vatan haini, terörist ve darbeci olmakla damgalama alışkanlığı onlara da sirayet etmiş. Onun için Yeni Asya’ya hakaret ve iftiralarda bulunuyorlar.
Onlar, AKP’nin bu güne kadar yaptıkları iş ve icraatlarına “bizimkiler kesinlikle yanlış iş yapmazlar” sakat anlayışlarıyla, doğrularla beraber yanlışlarına da onay verip, destek olurken, Yeni Asya’nın da hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmemek, eğriye eğri; doğruya doğru demek gibi bir prensibi olduğunu unutuyorlar.
Onlar, tek adam odaklı bir rejimi getirmek için “cumhur ittifakına” canla başla destek verirken; Yeni Asya da Üstad Bediüzzaman’ın; “riyaset-i şahsiyenin katiyyen aleyhindeyim...” beyanını dikkate alarak, tek adam sistemini değil; parlamenter sistemden yana tercihte bulunmayı uygun görüyor.
Onlar, hak ve hürriyetleri hiçe sayan söz ve beyanlarıyla hakikî adalet ile bağdaşmayan keyfi uygulamalarıyla on binlerce masumun hayatını karartan zulümlerine destek olurken, Yeni Asya da “Allah (cc) adaleti emrediyor” kudsî fermanını ve Üstad Bediüzzaman’ın; “ekmeksiz yaşarım; hürriyetsiz yaşayamam” harika mesajına uygun bir tavır ortaya koyuyor.
Kimileri bu iktidarın kendilerine tanıdığı makam mevkileri kaybetmemek için; kimileri ilânihaye devlet pastasından en fazla payları almaya devam etmek için, bazıları da kendilerine sunulan maddî imkânları elden kaçırmamak için bu iktidarın devamından yana tercihte bulunuyorlar. Âlem şahittir ki, Yeni Asya öteden beri siyasî tercihlerinde siyasî kadrolardan ne maddî imkânlardan, ne dünyevî makam mevki taleplerinde bulunmadı. Şimdi de bu taktire şayan tavrını sürdürüyor Yeni Asya camiası.