"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nev’i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik olmayınca

Hüseyin GÜLTEKİN
05 Kasım 2018, Pazartesi
Üstad Bediüzzaman’ın tesbitiyle: ”Nev’î insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir.” Yani, bütün insanlık adına içler acısı, korkunç bir cehalet tablosu var.

Türkiye’nin de dahil olduğu dünya üzerindeki insanların yüzde sekseni okumuyor, öğrenme ihtiyacı hissetmiyor. Değil çevrelerinde, ülkelerinde veya dünyada olup biten olayların perde arkasındaki gerçekleri görüp, analiz etmiyor. Bizzat kendilerini doğrudan alâkadar eden, öğrenmekle mükellef oldukları meseleleri dahi öğrenip ona göre tavır takınıp, yükümlülüklerini yerine getirmeyi dert edinmeyen kahir bir ekseriyet var ülkemizde ve dünyada.

Yüzde seksen gibi yüksek orandaki bu insanların hemen hepsi Yüce Allah’ın; “akıl etmezler mi?” “hiç düşünmezler mi?” “tefekkür etmezler mi?” gibi suallerle yanlışlardan sakınıp, doğru bulmak için kendilerine verilen aklı rafa kaldırıp veya başkalarının cebine koyarak çareyi bir nev’î mesuliyetten kaçmak suretiyle emanete ihanet ettiklerinin dahi farkında değiller maalesef.

“Ağam bilir, liderim süperdir o herşeyi bilir, o asla yanlış yapmaz.. Bu işlere bizim aklımız ermez” gibi, Allah’ın  verdiği aklı inkâr ile cehaletini, gabiliğini itiraf niteliğindeki ifadelerini istimal eden yüzde seksen gibi yüksek orandaki insanların mevcudiyeti insanlık adına korkunç bir felâkettir aslında.

İşte ülkemizdeki ve dünyadaki huzursuzlukların, kavgaların, savaşların, kaos ve sıkıntıların en önemli sebeplerinin başında Üstadın tesbitiyle insan oğlunun  böyle yüksek orandaki deyim yerinde ise yabanilikleridir, gabilikleridir, cehaletleridir.

Çünkü düşünmekten, araştırmaktan, tefekkür etmekten âciz, tahkik ehli olmayan bu insanları yanlış yollara yönlendirmek, aldatarak tuzaklara düşürmek gayet kolaydır. Bu çeşit insanları perde yaparak, kandırarak çıkmaz sokaklara sevk etmek hiç de zor değil.

İşte kendilerini akıllı zanneden, ard niyetli, sinsi, kurnaz siyasilerin Türkiye’de ve dünyada çoğu siyasî kadroların takip ettikleri yol ve yöntem maalesef budur. Evvelâ cerbezeli söz ve beyanlarla toplumları hipnoze ederek, akıllarını, basiretlerini gasp ederek kendilerine bağlamak... 

Sonra celbedici yalan söz vaatlerle, rüşvetlerle onları esir almak... Sonra  hamasi nutuklarla, kafa karıştıran reklâm ve propagandalarla akıllarını, iz’anlarını, insaflarını, vicdanlarını işlemez hale getirmek.. Evet maalesef çoğu siyasilerin metod ve taktikleri böyle.

 Bu taktik ve projelerle bazıları her fırsatta, her zeminde bolca dinî terim ve deyimleri kullanarak, dinî değerler üzerinden siyaset yapmak suretiyle, kendilerini dinin ve dindarların hamisi olduklarını lanse ederek, dindar kitlelerin onay ve desteklerini sağlarken; kimileri dinî değerlere olan husûmetlerini ilericilik, laiklik ve Kemalizm perdesi altında kamufle ederek siyaset yapmak suretiyle tahkik ehli olmayan insanları aldatmaya çalışıyor. Bazı siyasiler de ırk unsurları üzerinden ehl-i tahkik olmayan insanların kavmiyet damarlarını tahrik etmek suretiyle çoğu zaman emellerine kavuşurlar.

Üstad Bediüzzaman’ın; “bazen lisan-ı siyasette lâfız mananın zıddıdır” şeklindeki tesbitinden haberdar olmayanlar veya haberdar olduğu halde, aklını iz’anını aşık oldukları siyasilerin cebine koyan safderunların Üstadın bu calib-i dikkat tesbitleri doğrultusunda hareket ederek kendilerini siyasilerin zikzaklı, tutarsız nutuklarından korumaları da adeta imkânsız gibi.

Yine Üstad Bediüzzaman’ın:  “Piyasada çok silik söz geziyor... Kimse demez ayranım ekşidir... Söylenen her sözün kalbe girmesine izin vermeyin; mihenge vurunuz; altın çıkarsa alınız.. “ gibi ikaz ve tavsiyelerini tahkik ehli olmayan veya siyasilerin cerbezeli nutuklarıylave aldatıcı reklâm ve propagandalarıyla kafası karışan; diğer bir ifade ile elinde sağlam bir mihengi, ölçüsü bulunmayan zavallı insanların Üstadın bu dikkate değer uyarıcı, temkine teyakkuza dâvet edici tesbitleri çerçevesinde bir duruş, bir tavır takınmaları mümkün mü? 

Okunma Sayısı: 2822
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    5.11.2018 09:46:59

    Bundan yıllar önce bu ülkenin bir vatandaşı, 1982 Darbe Anayasasının %92 ile kabul edilmesini kast ederek "vatandaşın %60'ı aptaldır" demiş, yer yerinden oynamıştı. Daha sonra bu kişi, yakın arkadaşına, bu sözü anayasa oylamasında yüzde 92 çıkmasından dolayı söylediğini ama aslında " %92'si aptaldır diyecektim ama..." diyecektir. Söze katılırsınız ya da katılmazsınız. O şahıs kendince bir tespitini dile getirmiş. Şu andaki siyasal ve toplumsal hayatımız nazara alınınca, söze hak vermemek mümkün mü? Merhum Cemil Meriç, ideolojileri "deli gömleğine" benzetir. Şimdi din ile örtüşmeyen o gömleği, siyasal İslamcı bir ideolojiye sahip fakat kendini "dindar iktidar" olarak lanse eden ve kabul ettiren bir kadro millete giydirmeye çalışıyor. Giymek istemeyen, karşı çıkan muhalif ve muarızlarına gayr-i müslim muamelesini reva görüyor. Bunun sebebi cehalet değilse nedir? Aldananın olduğu her yerde mutlaka bir aldatan olacaktır. Vesselâm.

  • Gündüz Alp-2

    5.11.2018 09:30:59

    Bediüzzaman'ın "mihenge vurunuz!" ikazını (Yeni Asya ve camiası) hariç "dindar iktidar" argümanına feda eden bir kısım ehl-i hak ve hakikat, ülkenin geldiği son noktada -sizce- hissesi yok mu? Bu bir suçlama değil gerçeğin ta kendisidir. Onlar da tıpkı o rektör gibi, "dindar iktidarın "desteklenmesini kamuoyuna ve mensuplarına deklare etmediler mi? Elbette bunu cehaletle izah edemeyiz. Bu başka bir şey. Dini ve dindarı siyasetine alet eden menfi siyasetin, yandaş medya marifetiyle toplumsal algı ve hipnoz faaliyeti, aldatıcı reklam ve kara propagandası menfi netice vermiş; demokrasi ve hukuk rejiminin bile tek adamlığa evrilmesiyle sonuçlanmıştır. Demek mugalata, cerbeze, demagoji, laf ebeliği, reklam, propaganda, "o diyorsa..." kolaycılığını mihenge tercih ettik. Yolumuzu da yönümüzü de şaşırdık. Çıkmaz sokağa doğru yol alıyoruz. Mizan yok mihenk yok....

  • Gündüz Alp

    5.11.2018 09:08:50

    Sayın Gültekin, ülkemizde ve İslam dünyasında cehalet, sefalet ve tefrika hükmünü icra etmeye devam ediyor. Ahvalimiz ortada. Bediüzzaman'ın yüzde seksen dediği oran gerçekten çok yüksek. Okur-yazar olmak ve her ilde bir üniversite açmak, -maalesef- CEHALETİ gidermiyor. İşte bilim yuvası ve özerk olan bir üniversitenin (müstafi) rektörü olan şahıs, ancak avamdan bir insanın söyleyebileceği sözü söylüyor; CB'na "İtaat farz, isyan haram" diyor. Delil ve kanıtı nedir? Bunu söyleyen şahıs elbette ilim sahibidir ve cahil de değildir. İddiasına delil getirmek zorundadır. 16 Nisan halk oylamasında da bu anlama gelen çok sözler duyduk. İşte "nev'i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik olmayınca" bu nevi sözlerin ve sahibinin peşine düşüyor, yanlış karar vererek yanlış yola giriyor. Sonuçta da kriz ya da kaos şeklinde maddi-manevi fatura ödüyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı