"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur

Hüseyin GÜLTEKİN
30 Nisan 2018, Pazartesi 02:00
Üstad’ın; “Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur” sözünü ve yine Zübeyir Ağabey’in “sadırdan değil; satırdan konuşun” ikazlarını dikkate almayan bazı kardeşler, iki satır okumadan dakikalarca izahta bulunuyorlar. Çok konuşmayı adet haline getirenler, Risalenin haricindeki bazı ilimlerle de malûmatı olmalı ki, işlenen konu ile alâkası olan veya olmayan teşbih, kıssa ve misallerle vaaz kürsüsündeki nasihler gibi dersi uzattıkça uzatıyorlar.

Risale-i Nur’daki hak ve hakikatlere perde olan, yanlış anlamalara kapı aralayan, tafsilatlı izahlardan sıkılan, rahatsız olan  bir çok dinleyicinin uyukladığını veya cep telefonlarıyla oyalanarak dersi dinlemediklerini fark eden okuyucu zat, dersine ara vermek zorunda kalıyor. 

Bu asırdaki insanlar en büyük allâme de olsalar imanî meseleleri Üstad Bediüzzaman kadar muknî ve herkesi tatmin edecek şekilde izah edebilir mi? Akla gelen veya gelmesi muhtemel en zor, en müşkil, en girift suallere günümüzün hangi âlim geçinen şahsiyetleri Bediüzzaman gibi aklı, kalbi, ruhu ikna edecek şekilde cevap verebilir acaba?

İmanî meselelerdeki konularda fetva vazifesiyle tavsif olduğunu beyan eden Bedi- üzzaman; “Risale-i Nur imanî meseleleri lüzumu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor” buyurduktan sonra halen birilerinin derslerde tafsilatlı izah ve açıklamalarına gerek var mı?

Bilindiği gibi Üstad nice âlimlerin, nice feylesofların izahında ve ispatında acze düştükleri ve; “bu mesele ancak naklidir inanırız; fakat akıl yolu ile izah edemeyiz” dedikleri en müşkül meseleleri dahi en ami ve ümmi insanların dahi anlayabileceği teşbih ve temsiller yolu ile gayet açık bir şekilde ispatlamıştır. Böyle orijinal ve harika izah ve açıklamalarına ilâve olarak başka tafsilatlı izah ve tariflere gerek var mı? 

Bu meyanda Zübeyir Ağabey’in Konferans’ta Üstadın ders işleme usûl ve tarzıyla alâkalı tesbit ve tavsiyelerine de bakalım: “Bir âlimin yüksek bir ilmi olabilir. Fakat Risale-i Nur’u cemaate okurken tafsilata girişip, eski malûmatlarıyla açıklarsa, bu izahatı, Risale-i Nur’un beyan ettiği, asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevap veren, hakikatların anlaşılmasında ve tesiratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için bazı lügatların manalarını söyleyerek aynen okumak daha müessir ve efdaldir.”

Zübeyir Ağabey, bu endişe ile herkese açıklama izni vermiyordu. Risale-i Nur’un ruhunu incitmeyen ve manasını bozmayan, tam tersine manasına kuvvet veren misallerle yapılan açıklamalara karşı değildi. 

Bunu herkes yapamayacağı ve derslerin ruhunun kaçabileceği endişesinden dolayı umu- mî bir yol olmasını istemiyor ve bu konuda hassas davranıyordu.

Görüldüğü gibi umumî derslerde haddinden fazla tafsilatlı açıklama ve izahlarda bulunmanın farkına varmadan “Risale-i Nur’un beyan ettiği asrı- mızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevap veren, hakikatların anlaşılmasında ve tesi- ratında ve Risale-i Nur’un mahiyetinin derkine bir perde olur” gibi beraberinde manevî mesuliyeti mucip ciddî, tehlike ve riskler var. Nurlar’a müştak hiçbir hadim bilerek Nurlar’daki hak ve hakikatlara perde ol- mak, gölge olmak gibi bir riski göze alamaz. Ancak bilmeden, farkına varmadan, iyi niyetlerle istenmeyen bazı hata ve kusurlar işlenebilir. Bu gibi hata ve yanlışlara girmemek için de her meselede olduğu gibi Risale-i Nur derslerinin yapılış usûl ve tarzlarıyla alâkalı yine Üstad Bediüzzaman’ın yol gösterici tavsiyelerine kulak vermekten başka çare yok. 

Okunma Sayısı: 3355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    1.5.2018 07:10:24

    Merhum Risale-i Nur talebelerinden bazilari bir konuyla alakali muhtelif Risalelerdeki yerleri bilirler ve o kitaplari acip okurlardi. Okuduklari yerdeki meseleyi anlamiyla kesinlikle nakledebilecek bilgi ve tecrübeye sahip bu talebeler bu yola hic basvurmazlar, daima kitap önlerinde okurlardi. Bir de biraz daha acemi, mevzularin hangi kitaplarda oldugunu bilmesine ragmen acipta hemen bulamayanlar var ki bunlar sifahen mevzuyu aktarmayi tercih ediyorlar. Netice itibariyle dogru bilgi aktarilmasina ragmen AYNELYAKIN DELIL SUNMA EKSIK kaliyor. Buna Üstad ve hizmetkar talebeler cok önem vermisler. Dolayisiyla satirdan okuyan kisi sayfayi acip o an delilini getirebilmeli, zira konusan yalniz hakikattir ifadesi "bu delili ister". Sair mahsurlu noktalari ise makalede belirtmissiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı